Her dört yetişkinden biri uykusuzluk çekiyor. İlaçlar, uygulamalar, “mükemmel” yataklar… Uykunun en doğal, en kişisel deneyimimiz olması gerekirken, bugün giderek bir performans ölçütüne, hatta bir piyasa nesnesine dönüştü. Artık uyumak bile işverenlerimize borçlu olduğumuz bir görev hâline gelmiş durumda.
Psikanalist Darian Leader, modern hayatın dayattığı bu uyku krizine başka bir gözle bakıyor. Ona göre mesele, sekiz saatlik kesintisiz uykuya ulaşamamak değil; uykunun kırılganlığını kabullenmek ve onu sosyal, kültürel ve duygusal bağlamlarıyla yeniden
Her dört yetişkinden biri uykusuzluk çekiyor. İlaçlar, uygulamalar, “mükemmel” yataklar… Uykunun en doğal, en kişisel deneyimimiz olması gerekirken, bugün giderek bir performans ölçütüne, hatta bir piyasa nesnesine dönüştü. Artık uyumak bile işverenlerimize borçlu olduğumuz bir görev hâline gelmiş durumda.
Psikanalist Darian Leader, modern hayatın dayattığı bu uyku krizine başka bir gözle bakıyor. Ona göre mesele, sekiz saatlik kesintisiz uykuya ulaşamamak değil; uykunun kırılganlığını kabullenmek ve onu sosyal, kültürel ve duygusal bağlamlarıyla yeniden düşünmek. Sanayi devriminden Freud’un rüya yorumlarına, cep telefonlarımızın mavi ışığından sigorta şirketlerinin çalışanlarına sunduğu “uyku primlerine” kadar uykunun tarihini anlatırken, uykusuzluğu yalnızca biyolojiye indirgemekle yetinen açıklamaların yetersizliğini ortaya koyuyor.
Leader, uykusuzluğun kişisel bir zaaf değil, çağımızın görünmez ideolojilerinin ürünü olduğunu savunuyor. Bir yatağın hafızası olabilir, ama uykunun asıl hafızası ilişkilerimiz, korkularımız ve arzularımızdır. Uyuyamamak, çoğu zaman hayatımızın içine düştüğü ekonomik, politik ve duygusal düğümleri ifşa eder.
Kışkırtıcı, düşündürücü ve ferahlatıcı bir metin: Neden Uyuyamıyoruz?, uykuya dair mitleri dağıtarak uykusuzlukla ilgili kaygılarımıza daha insancıl, daha özgürleştirici bir bakış sunuyor