“Bu, devletin muktedir olmak için yakıp yıktığı, silahlı, silahsız her türlü hâkimiyet kurma ve asimilasyon stratejisini uyguladığı bir coğrafyada boyun eğmeyen bir halkın hikâyesi. En derin acıları çekmiş, o zulmün içinden yara alarak da olsa, kendi olmaktan vazgeçmeden çıkmış bir halkın direniş hikâyesi. Sadece dayanışmanın değil, her türlü hıyanetin de yaşandığı bir coğrafyada hem birey olarak hem de birlikte ‘kendi’ olarak, özgürlük için başkaldıranların öyküsü bu. Aslında duble yollar, köprüler, HES projeleri yapmak değil, tam da Kavarlı köylülerin ger&c
“Bu, devletin muktedir olmak için yakıp yıktığı, silahlı, silahsız her türlü hâkimiyet kurma ve asimilasyon stratejisini uyguladığı bir coğrafyada boyun eğmeyen bir halkın hikâyesi. En derin acıları çekmiş, o zulmün içinden yara alarak da olsa, kendi olmaktan vazgeçmeden çıkmış bir halkın direniş hikâyesi. Sadece dayanışmanın değil, her türlü hıyanetin de yaşandığı bir coğrafyada hem birey olarak hem de birlikte ‘kendi’ olarak, özgürlük için başkaldıranların öyküsü bu. Aslında duble yollar, köprüler, HES projeleri yapmak değil, tam da Kavarlı köylülerin gerçekleştirdiği şey kalkınma. Özgürlüklere açılan yol…”
Şemsa Özar
Uzun yıllar Kürt bölgelerinde kalkınma ve yoksullukla mücadele çalışmalarında yer aldıktan sonra bir proje için yolu Van Gölü kıyısındaki Kavar’a düşen Nurcan Baysal, O GÜN’de “kalkınma”nın ne olduğunu, varlığını yokluğunu, yararını zararını sorgularken, okuru da Kürtlerin O GÜN’lerine götürüyor.
“O GÜN” Kavarlılar için köylerinin boşaltıldığı, evlerinin yakıldığı, sevdiklerinin kaybedildiği, korucu olmaya zorlandıkları günlerdi...
O GÜN, 90’lı yılların gayrinizami harp ortamında yerinden yurdundan edilen, 2000’li yıllarda köylerine geri dönen Kavarlıların direniş ve dönüş hikâyesine bir saygı duruşu…