Dursun Akçam Öğretmeni Kim Öptü?'de birbirine bağlı on altı mizahî öyküyü bir roman yapısı içinde okura sunuyor. Seksenlerde Federal Almanya'daki en küçüğü 18, en büyüğü 65 yaşında olan bir dil kursu sınıfına odaklanıyor. "Öğrenciler" ülkelerinden kaçıp gelen çoğu Polonyalı olan Romen, Türk, Şilili, İranlı, Afgan vb politik sığınmacılar; ayrıca para yardımı almak için de dil kursunu geçmek zorundalar. Söz konusu sınıf da bir “hababam sınıfı": çaktırmadan içki içinler, dersi geçiştirmeye çalışanlar, sahte özür belgesi düze
Dursun Akçam Öğretmeni Kim Öptü?'de birbirine bağlı on altı mizahî öyküyü bir roman yapısı içinde okura sunuyor. Seksenlerde Federal Almanya'daki en küçüğü 18, en büyüğü 65 yaşında olan bir dil kursu sınıfına odaklanıyor. "Öğrenciler" ülkelerinden kaçıp gelen çoğu Polonyalı olan Romen, Türk, Şilili, İranlı, Afgan vb politik sığınmacılar; ayrıca para yardımı almak için de dil kursunu geçmek zorundalar. Söz konusu sınıf da bir “hababam sınıfı": çaktırmadan içki içinler, dersi geçiştirmeye çalışanlar, sahte özür belgesi düzenleyenler vb. Öte yandan katı disiplinli kurs yönetimi de derslere hoca bulmakta güçlük çekiyor.
Dambala'nın "Yaşgünü" kutlanacaktı. Hazırlık Komitesi, ders başlamadan sıraların üstünü bir güzel donatmıştı. İçkiler, mezeler, pastalarla dersane bir koktely salonunu anımsatıyordu. Kitap, defter, kalem, çantalardan hiç çıkmamıştı. Herkes törenin açılmasını bekliyordu.
(...)
Yaşgünleri Tören Komitesi Başkanı Bayan Huntsca ayağa kalktı, öğretmenden izin isteyerek töreni başlatacaktı. Öğretmen söz vermedi:
"Anlayamıyorum?" dedi, "Her hafta bir yaş günü! Ne erken ne de geç! Hemen hepsi de perşembe günleri!"
"Olabilir!" karşılığını verdi Miladowiç gülümseyerek.
Öğretmen gülerek:
"Herhalde babalarınız anlaşarak hep aynı günde tarlaya tohum atmışlar!"
Dambala gevrek gevrek güldü:
"Uluslararası bir dayanışma..." dedi.
Kahkahalar atıldı, Dambala'nın sözlerine koşut şakalar yapıldı. Babalarımız yalnız Nükleer Savaşlara karşı değil, başka alanlarda da dayanışıyorlardı!