Hiç duraksamadan söyleyebilirim ki Türk şiirinde bir Osman Çakmakçı Vakası vardır. Bazen başka şairlerle beraber ama çoğunlukla tek başına korkmadan şiirin ruhu nu savunmuştur. Bu, kendi deyimiyle aşağılık sanat a karşı verdiği bir cephe savaşıdır. Şiirin ruhu na ihanet eden her kimse, isterse küçük bir derginin loş bir kenarına saklansın, Osman onu bulur, bir yazıyla hemen savaş açar. Bu savaş, bir eleştirmenin savaşı değil, düşünen bir şairin şiiri savunmasıdır. Oğul ’daki şiirler, Osman Çakmakçı’nın şiirin gösterişe ihtiyacı olmayan ezelî ruhuna tamamen teslim olduğu olgunluk şiirleri. Onun, böyle bir çağda, duygularının sadeliğine sığınmasını önemli buluyorum. Hissettiğiniz bir şeyler kaldıysa, onları bir sanata tercüme etmeden önümü
Hiç duraksamadan söyleyebilirim ki Türk şiirinde bir Osman Çakmakçı Vakası vardır. Bazen başka şairlerle beraber ama çoğunlukla tek başına korkmadan şiirin ruhu nu savunmuştur. Bu, kendi deyimiyle aşağılık sanat a karşı verdiği bir cephe savaşıdır. Şiirin ruhu na ihanet eden her kimse, isterse küçük bir derginin loş bir kenarına saklansın, Osman onu bulur, bir yazıyla hemen savaş açar. Bu savaş, bir eleştirmenin savaşı değil, düşünen bir şairin şiiri savunmasıdır. Oğul ’daki şiirler, Osman Çakmakçı’nın şiirin gösterişe ihtiyacı olmayan ezelî ruhuna tamamen teslim olduğu olgunluk şiirleri. Onun, böyle bir çağda, duygularının sadeliğine sığınmasını önemli buluyorum. Hissettiğiniz bir şeyler kaldıysa, onları bir sanata tercüme etmeden önümüze koyun, ihtiyacımız olan şey bu. Ahmet Güntan