Kanıksadığımız distopyanın yok saydığımız dertleri bir ütopya ihtimaline yol açarsa ne olur?
Kariyerinin tekdüzeliğinden sıkılıp hayatının filmini çekmek için herkesten kaçan ünlü dizi yönetmeni kendini Akdeniz kıyısında, üzerine yazlık site inşa edilmiş bir antik kentte bulur.
Yavaş yavaş tanıştığı ahalinin yıllanmış sırlarını karşı konulmaz bir merakla açığa çıkarma peşine düştükçe doğanın akılalmaz mucizeleri eşliğinde kendinden bile sakladığı yakıcı sırlarla yüzleşir.
Nükleer savaş ve dünyanın son şa
Kanıksadığımız distopyanın yok saydığımız dertleri bir ütopya ihtimaline yol açarsa ne olur?
Kariyerinin tekdüzeliğinden sıkılıp hayatının filmini çekmek için herkesten kaçan ünlü dizi yönetmeni kendini Akdeniz kıyısında, üzerine yazlık site inşa edilmiş bir antik kentte bulur.
Yavaş yavaş tanıştığı ahalinin yıllanmış sırlarını karşı konulmaz bir merakla açığa çıkarma peşine düştükçe doğanın akılalmaz mucizeleri eşliğinde kendinden bile sakladığı yakıcı sırlarla yüzleşir.
Nükleer savaş ve dünyanın son şafağı. Adı sanı bilinmez bir çiçeğin insanların yüzüne yerleştirdiği o tekinsiz tebessüm. Geçmişin bir günlükten seslenen hayaletleri. Kadim zamanlardan beri insanları avlayan şu delilik.
Sanki hepsi ortaya çıkmak için Mert’in Harabeler Sitesi’ne gelmesini bekliyor. Çıldırtıcı aşkın gölgesinde, atom bombası patlasa umursamayacak sakinlerle, kan gölünün ortasında dans etmek için ondan geriye sayılıyor.
James Hakan Dedeoğlu muzip ve iddialı kalemiyle insanlıktan çıkmamak için köşe bucak kaçanların korktuklarının başlarına gelmesini yazıyor.
İşte karşınızda adı üzerinde bir roman: Olağanüstü, Sıradışı ve Mükemmel.