1851, Güneybatı Amerika’nın ıssız toprakları. Dinî eğitimlerini Fransa’da birlikte aldıktan sonra ilk misyonerlik görevleri için Sandusky, Ohio’ya atanan iki yakın dost, Piskopos Jean Marie Latour ile vekili Peder Joseph Vaillant, yeni görev yerleri olan Santa Fé’ye giderler. Tanrı’ya hizmetin insanlığa hizmetten geçtiğine inanan ve bölgedeki yozlaşmış din adamlarının aksine iyiliği esas alarak kanaatkâr, kibirden uzak bir yaşam süren bu iki misyoner din adamı, her daim yoksulları, mülksüzleri ve topraklarından s&uum
1851, Güneybatı Amerika’nın ıssız toprakları. Dinî eğitimlerini Fransa’da birlikte aldıktan sonra ilk misyonerlik görevleri için Sandusky, Ohio’ya atanan iki yakın dost, Piskopos Jean Marie Latour ile vekili Peder Joseph Vaillant, yeni görev yerleri olan Santa Fé’ye giderler. Tanrı’ya hizmetin insanlığa hizmetten geçtiğine inanan ve bölgedeki yozlaşmış din adamlarının aksine iyiliği esas alarak kanaatkâr, kibirden uzak bir yaşam süren bu iki misyoner din adamı, her daim yoksulları, mülksüzleri ve topraklarından sürülenleri gözetir. Latour ile Vaillant’ın yolculukları, Katolik inancı adına
elçiliğin yanında, sınırları o yıllarda henüz nihai şeklini almış olan ABD’nin kuş uçmaz kervan geçmez topraklarında, medeni dünya adına kültür elçiliği görevi de görecektir.
Willa Cather’ın, dingin ve dupduru anlatımının yanı sıra, artık uzak ve imkânsız gibi gözüken mütevazı, erdemli yaşamların aslında ne kadar önemli olduğunu hatırlatmasıyla da yücelen başyapıtı Ölüm Başpiskopos İçin Geliyor, Burcu Aras Gündoğdu’nun çevirisiyle…