Amerika Birleşik Devletleri’nde peş peşe turtalar yapan Ohio’lu bir ev hanımı gerçeklik ve anlamsız bir bilgi fırtınası arasındaki boşlukları doldurmaya çalışırken bir yandan da çocukları, merhum anne babası, Afrika filleri, “mutlu çiftlerin” yatak alışkanlıkları, Kitle İmha Silahları ve bir tahtalı güvercin yavrusunun nasıl yumurtadan çıkacağı hakkında endişelenir. Alenen Silah Taşıyan adamlardan nasıl sakınılır, okul saldırıları ne olacaktır? Hastane borçları? Çevre kirliliği? Glazürlü limonlu kekin doğru tarifi nedir? Peki ya Jane Fonda’nın yaşam sırrı? Çocuğunuzun oyuncak
Amerika Birleşik Devletleri’nde peş peşe turtalar yapan Ohio’lu bir ev hanımı gerçeklik ve anlamsız bir bilgi fırtınası arasındaki boşlukları doldurmaya çalışırken bir yandan da çocukları, merhum anne babası, Afrika filleri, “mutlu çiftlerin” yatak alışkanlıkları, Kitle İmha Silahları ve bir tahtalı güvercin yavrusunun nasıl yumurtadan çıkacağı hakkında endişelenir. Alenen Silah Taşıyan adamlardan nasıl sakınılır, okul saldırıları ne olacaktır? Hastane borçları? Çevre kirliliği? Glazürlü limonlu kekin doğru tarifi nedir? Peki ya Jane Fonda’nın yaşam sırrı? Çocuğunuzun oyuncak traktörlerine basıp dururken, ülkenizin geçmişi çalınan topraklara ve bozulan anlaşmalara dayanırken insan kafasını nasıl toplar?
ABD’nin geçmişteki ve şimdiki barbarlıklarına karşı ağır bir suçlama, günümüz dünyasına ve yaşam biçimlerine bir eleştiri, çevresel felakete adım adım şuursuzca ilerlememize yakılmış bir ağıt. Ayrıca komik. Bilinç akışından ziyade bir bilinç taşkınlığı olarak adlandırabileceğimiz, yapbozu andıran bir üslupla yazılmış, yayımlandığı 2019 yılında Booker Ödülü Kısa Listesi’ne kalan Ördekler, Newburyport’ta Lucy Ellmann bizleri 4 çocuklu, orta yaşlarındaki bir kadının içsel monoloğuna davet ediyor ve sabırlı okurlara kolayca unutamayacakları bir okuma tecrübesi vadediyor.
Suçluluk, yas, öfke, pişmanlık, şefkat ve tüm öteki duyguların sağduyu ve mantığın kıyısında nasıl dengesiz bir gel-git halinde olduğunu gösteren olağanüstü bir edebi temsil. Ördekler, Newburyport’un biçimi belki de hayatın abes orantısızlığının bir göstergesi… Serbest çağrışıma dayalı akış birikerek müthiş bir biçim güzelliğine dönüşüyor, kendine özgü üslubun ritmi ve örüntüleri okuyucuyu müzik ya da şiir gibi sarmalıyor. Aynı ölçüde, bu kitap kapitalist patriarkaya karşı bir suçlama ve yazar bunu ustalıkla, tepeden bakma ve ahlaki üstünlük taslama tuzaklarına düşmeksizin yapıyor. Şayet sanat, topluma beceriyle ayna tutma kıstasıyla ölçülüyorsa, Ellman bu çağın en önemli romanını yazmış.
--The Paris Review--