Orta Doğu'daki Arap-İsrailli çatışması yarım yüzyıldan daha uzun bir süredir devam ediyor ve yakın bir gelecekte de sona erecek gibi görünmüyor. Her ne kadar bu çatışmanın, Arap ülkeleri ile İsrail arasındaki bölgeye yönelik egemenlik mücadelesini yansıtmakta olduğu düşünülürse de arka planda hiç de küçümsenmeyecek bir önyargının varlığı biliniyor. Kökleri Hıristiyanlığın doğuşuna kadar uzanan ve dini bir söylemle oluşturulan bu önyargı tarih içerisinde etnik, toplumsal ve kültürel düzeylere aktarılmış ve insanlık tarihinde yaşanmış en korkunç soykırımla sonuçlanmış Yahudi düşmanlığından başka bir şey değildir. Orta Doğu'da Çatışma ve Önyargı: Semitizm ve Anti-Semitizm, Semitizmin ve Anti-Semitizmin doğuşunu ve tarih içerisinde farklı ülke ve coğrafyalarda gelişimini anlatıyor. Bernard Lewis, Anti-Semitizmin kaynağının Hıristiyanlık olduğunu, Hıristiyan ülkelerde bir zehir gibi toplumun her kademesine yayıldığını ortaya koyarken, Hıristiyan dünyanın aksine İslam dünyasında ve Osmanlı İmparatorluğu'nda Yahudilere karşı bir önyargı ve düşmanlık olmadığını belirtiyor. Lewis'e göre bu durum, kısmen İslam'ın ortaya çıkışında esas mücadele edilmesi gereken inanç sisteminin Hıristiyanlık olmasından kısmen de İslam'ın hoşgörüsünden kaynaklanmaktadır. Anti-Semitizmin Hıristiyan dünyadan İslam dünyasına yayılması 20. yüzyılda başlamış, Filistin'de İsrail Devleti'nin kuruluşuyla birlikte hızla güçlenmiştir. Orta Doğu ve İslam tarihi konusunda dünyanın önde gelen tarihçilerinden biri olan Bernard Lewis'in kaleme aldığı bu kitap, dünya ve Orta Doğu tarihine ilgi duyanların, günümüzde bu coğrafyada yaşananları anlamak isteyenlerin ve daha da önemlisi farklı inanç ve kültürlerin bir arada yaşamasını savunanların mutlak okuması gereken bir başyapıt.