Suriye ve Filistin’de IV. Ordu Komutanlığı yapan Cemal Paşa, bölgenin hem mimari açıdan gelişmesi hem de azalmaya başlayan devlet otoritesinin yeniden sağlanması amacıyla İttihad-ı İslam siyasetinin bir parçası olarak bu coğrafyadaki İslam eserlerinin restore edilmesi hususunda azami gayret göstermiştir. Bu doğrultuda Selahaddin-i Eyyûbî Türbesi ile Emevi Câmii’nin etrafının temizlenmesi, Süleymaniye Tekkesi ile Selimiye Medresesi’nin yenilenmesi ve Şam’da Cemal Paşa Bulvarı’nın inşası gibi çok sayıda projeyi hayata geçirmiştir. Bu hususta Ahmed Cemal Paşa’nın mimari danışmanı, Enver Paşa tarafından Şam&rsquo
Suriye ve Filistin’de IV. Ordu Komutanlığı yapan Cemal Paşa, bölgenin hem mimari açıdan gelişmesi hem de azalmaya başlayan devlet otoritesinin yeniden sağlanması amacıyla İttihad-ı İslam siyasetinin bir parçası olarak bu coğrafyadaki İslam eserlerinin restore edilmesi hususunda azami gayret göstermiştir. Bu doğrultuda Selahaddin-i Eyyûbî Türbesi ile Emevi Câmii’nin etrafının temizlenmesi, Süleymaniye Tekkesi ile Selimiye Medresesi’nin yenilenmesi ve Şam’da Cemal Paşa Bulvarı’nın inşası gibi çok sayıda projeyi hayata geçirmiştir. Bu hususta Ahmed Cemal Paşa’nın mimari danışmanı, Enver Paşa tarafından Şam’a gönderilen İsviçreli Profesör Maximillian Zürcher olmuştur. Şehircilik çalışmalarındaki başarının ardından Cemal Paşa’nın ilgisi bölgedeki arkeolojik eserlerin kayıt altına alınmasına ve korunmasına yönelmiştir.
Ortadoğu’nun Kadim Mirası: Suriye, Filistin ve Batı Arabistan Tarihî Eserleri başlığıyla okuyucuya sunulan bu çalışma, Osmanlı İmparatorluğu’nun en kritik dönemlerinde (1917-1918) Theodor Wiegand gibi son derece önemli bir Alman bilim insanına, Cemal Paşa tarafından ısmarlanmış ve kendi nezaretinde gerçekleştirilmiştir. Eserde, Suriye, Filistin, Batı Arabistan ve Antakya’da yer alan 100 tarihî eser hakkında, Osmanlı Türkçesi ve Almanca olarak, fotoğraflarıyla birlikte bilgi verilmiştir. İmparatorluğun içerisinde bulunduğu zorlu savaş şartlarına rağmen, İttihatçıların yapmış olduğu bu tür önemli çalışmalar, bölgedeki Türk izleri yanında antik ve klasik Osmanlı dönemi kültür yapılarının kayıt altına alınması ve akabinde korunmasına yönelik sofistike bir politikanın sonucudur.
Eserin yazıldığı dönemin üstünden yalnızca bir asır geçmiş olmasına rağmen çalışmada yer alan tarihî eserlerden birçoğunun günümüze kadar ulaşmadığı göz önünde bulundurulduğunda bu çalışmanın kıymeti daha iyi anlaşılacaktır.
Muhtevası itibarıyla arkeoloji ve Eski Çağ tarihçileri yanında son dönem Osmanlı tarihçileri için adeta paha biçilmez bir hazine niteliğinde olan bu çalışmayı, iki değerli bilim insanı Abdurrahman Uzunaslan ve Nevzat Artuç yayına hazırlayarak tarihî bir misyon üstlenmişlerdir.