“Alman yazınının yaratıcı koruyucusu…”
Heinrich Böll
Alman edebiyatının önemli yazarlarından Joseph Roth’un 1923’te yayınlanan ilk romanı Örümcek Ağı, Nazizme dair bir kehanet kitabı gibidir. O yıllarda henüz ilk işaretlerini vermiş Nasyonal Sosyalizmi hazırlayan şartların derin bir psikolojik analizini yaparken, gelecekte Almanya’yı ve dünyayı bekleyen felaketlerin bir öngörüsünü sunar. Bu olağanüstü kurguda öngörülenler daha sonra misliyle gerçekleşecek, hatta yazar hayatını sürgünde kaybedecektir.
Teğmen Theodor Lohse Birinci Dünya Savaşı’ndan hayal kırıklığıyla dönmüş; cephede kahramanca şehit olmadığı için ailesi tarafından horlanan, kendisinin kişisel başarısızlıklarından ve imparatorluğun düştüğü durumdan Yahudi
“Alman yazınının yaratıcı koruyucusu…”
Heinrich Böll
Alman edebiyatının önemli yazarlarından Joseph Roth’un 1923’te yayınlanan ilk romanı Örümcek Ağı, Nazizme dair bir kehanet kitabı gibidir. O yıllarda henüz ilk işaretlerini vermiş Nasyonal Sosyalizmi hazırlayan şartların derin bir psikolojik analizini yaparken, gelecekte Almanya’yı ve dünyayı bekleyen felaketlerin bir öngörüsünü sunar. Bu olağanüstü kurguda öngörülenler daha sonra misliyle gerçekleşecek, hatta yazar hayatını sürgünde kaybedecektir.
Teğmen Theodor Lohse Birinci Dünya Savaşı’ndan hayal kırıklığıyla dönmüş; cephede kahramanca şehit olmadığı için ailesi tarafından horlanan, kendisinin kişisel başarısızlıklarından ve imparatorluğun düştüğü durumdan Yahudiler ile sosyalistleri sorumlu tutan bir gençtir. Ezik, yenik ve öfkeli Lohse, geçinebilmek için zengin bir Yahudi’nin oğluna özel öğretmenlik yaparken bir tesadüf sonucu kendisine gizli örgütün yolları açılır. Artık o örgüte girmek için de, orada yükselebilmek için de her yol mubahtır.
“Bizim sevgili Joseph Roth’umuz, yeri hiç doldurulamayacak, sonsuza dek unutulmayacak, –bir buyrukla– Alman edebiyat tarihinden silinip atılamayacak ender insanlardan biriydi.”
Stefan Zweig