"Âşık oldum diye suç mu işledim?
Antik çağlardan bu yana, dünya üzerinde yazılmış bütün trajedilerin bu soruyu konu edindiğini söylemek abartı olmaz. Her kadının içinde biraz bu acımasız tavşandan bulunduğu gibi, her erkeğin içinde boğulmamak için mücadele eden bir Japon rakunu mevcuttur. Otuz küsur yıllık başarısız bir kariyere sahip olan bir yazar olarak bunun doğruluğunu teyit edebilirim. Belki siz de aynı düşüncedesinizdir.”
Osamu Dazai’nin kaleminden, savaşın gölgesinde bir babanın diline yansıyan masallar… Karanlı
"Âşık oldum diye suç mu işledim?
Antik çağlardan bu yana, dünya üzerinde yazılmış bütün trajedilerin bu soruyu konu edindiğini söylemek abartı olmaz. Her kadının içinde biraz bu acımasız tavşandan bulunduğu gibi, her erkeğin içinde boğulmamak için mücadele eden bir Japon rakunu mevcuttur. Otuz küsur yıllık başarısız bir kariyere sahip olan bir yazar olarak bunun doğruluğunu teyit edebilirim. Belki siz de aynı düşüncedesinizdir.”
Osamu Dazai’nin kaleminden, savaşın gölgesinde bir babanın diline yansıyan masallar… Karanlık bir sığınağa hapsolmuş bir kız çocuğunun dünyası babasının sesiyle bu eserde aydınlanırken aynı zamanda Japon mitolojisine ve masal kültürüne de ışık tutar. Tümör Bahtsızlığı, Bay Urashima ve Ejderha Sarayı, Tiktak Dağı ve Dilsiz Serçe masallarının her biri orijinal anlatımları eleştirilerek mercek altına alınır ve okura "Daha farklı nasıl yazılabilirdi?” sorusu sorulur.
Japon edebiyatının usta kalemi Osamu Dazai, savaş mağduru bir babanın diliyle kendi süzgecinden geçirdiği masalları okurlarına aktarırken kurgulanan masallar ve öğretileri karşısında eleştirilerini belirtmeyi de ihmal etmiyor.