Özgürlük kimi zaman aldatıcı biçimde basitken, kimi zaman da düşünce tarihinin en çetrefilli ve içinden çıkılması güç kavramlarından biri olmuştur. Avrupa Kıtası’nın aykırı filozoflarından SlavojŽižek, bu yeni felsefi araştırmasında gerçek ve radikal özgürlük deneyimimizi ve ona dair yanlış inançlarımızın altını kazıyor; özgürlüğün kırılgan ve geçici teması üzerinde dururken, özgürlükçü bireycilik anlayışını da eleştiriyor. Hegel, Kierkegaard, Heidegger gibi büyük filozofların yakın okumalarının yanı sıra, Kandinsky ve Agatha Christie gibi isi
Özgürlük kimi zaman aldatıcı biçimde basitken, kimi zaman da düşünce tarihinin en çetrefilli ve içinden çıkılması güç kavramlarından biri olmuştur. Avrupa Kıtası’nın aykırı filozoflarından SlavojŽižek, bu yeni felsefi araştırmasında gerçek ve radikal özgürlük deneyimimizi ve ona dair yanlış inançlarımızın altını kazıyor; özgürlüğün kırılgan ve geçici teması üzerinde dururken, özgürlükçü bireycilik anlayışını da eleştiriyor. Hegel, Kierkegaard, Heidegger gibi büyük filozofların yakın okumalarının yanı sıra, Kandinsky ve Agatha Christie gibi isimlerden de ilham alan Žižek, özgürlüğün her yönünü ve bu düşünürlerden neler öğrenebileceğimizi tartışıyor.
Özgürlüğümüzün “sınırlarını” nasıl yeniden keşfetmek (ya da sınırlamak) zorunda kalacağız? Özgürlük, sonlu yaratıklar olarak bizlerin yaşamlarının şaşırtıcı yönlerini hangi şekillerde tanımlar? Özgürlükten kaçmak yerine onu nasıl kucaklayabiliriz?
Žižek, okurlarını tüm bu soruları cevaplamaya ve özgürlük kavramının karmaşıklığıyla yüzleşmeye çağırıyor.