Deleuze’ün Vincennes Üniversitesi’nde Foucault üzerine verdiği derslerin ilk kısmını “Bilgi”, ikinci kısmını “İktidar” adı altında yayımlamıştık. Deleuze, Foucault’nun düşüncesini bilgi, iktidar ve özneleşme olmak üzere üç eksenli bir düşünce olarak okuyacağını bize daha en başından söylemişti. Mesele yalnızca bu eksenlerin birinden diğerine nasıl geçildiği olsaydı, derslerin “Özneleşme” adını taşıyan bu üçüncü kısmı, bir düşünürün entelektüel biyografisinin son cildinden ibaret kalabilirdi. Ama Deleuze, bunun yerine, Foucault’nun
Deleuze’ün Vincennes Üniversitesi’nde Foucault üzerine verdiği derslerin ilk kısmını “Bilgi”, ikinci kısmını “İktidar” adı altında yayımlamıştık. Deleuze, Foucault’nun düşüncesini bilgi, iktidar ve özneleşme olmak üzere üç eksenli bir düşünce olarak okuyacağını bize daha en başından söylemişti. Mesele yalnızca bu eksenlerin birinden diğerine nasıl geçildiği olsaydı, derslerin “Özneleşme” adını taşıyan bu üçüncü kısmı, bir düşünürün entelektüel biyografisinin son cildinden ibaret kalabilirdi. Ama Deleuze, bunun yerine, Foucault’nun düşüncesinin arkasına geçip ona canavara benzeyen bir çocuk doğurtmayı tercih ediyor. Yorumlamayı felsefi bir yaratıma dönüştürüyor.
Özneleşme süreçleri kavramının Foucault’nun çocuğu olduğuna hiç şüphe yoktur. Ama bu kavram, dışarı ve kıvrımla ilişkilendirildikçe gerçekten bir canavarı da andırmaya başlar. Şimdi özneleşme, dışarının bir kıvrımı olduğu oranda, asla bir kapanma değil bir açıklıktır. Çünkü her şey bilgi, iktidar ve özneleşme eksenleri arasındaki mücadelelere, karşıtlıklara ya da uzlaşmalara bağlıdır. İktidar yeni özneleşme kiplerini ele geçirmekten elbette hiç geri durmaz. Ama buna her yeltendiğinde yeni özneleşme süreçlerinin doğuşuna da engel olamaz. Deleuze’e göre, bu yüzden Foucault’nun kapatılmanın düşünürü olmadığı kesindir. Ama aynı sebeple ondaki “kendilikle ilişki” teması da özneye bir geri dönüş değildir. Sonucu özne olmayan özneleşmeler de vardır. Direniş noktalarının nasıl dağılıp yayılacağını bu özneleşme süreçleri belirler. Direniş tam da bu yüzden iktidara nazaran birincildir. Deleuze, derslerin bu son cildinde, Foucault’da direnişin nereden geldiği sorusuna nihayet bir yanıt bulmuş gibidir.