İki farklı hayatın, iki farklı insanıydı Ceylin ve Radin. Ceylin, varlıklı ve inançsız bir ailenin kızı, Radin ise mütevazi hayatların erdemli adamıydı. Onları önce rüyalar birleştirdi. Henüz hayali kurulmadık sabahlara uyandılar. Dramatik hayatların acı çekeniydi ikisi de. İç acılarının toplamında birleşeceklerdi bir gün... Çok sonraları fark etseler de, aslında kaderleri doğdukları gün ortak yazılmıştı. İkisi de nasıl büyük bir aşk yaşayacaklarını bilmeden ve farkında olmadan birbirlerine yürüyorlardı. Ve bir gün masallar adamı, Radin gün yüzüne çıktı. Enkaz altındaki Ceylin'e seslendi; "Sesimi duyan var mı?" "Buradayım," dedi Ceylin. Uzattı adam elini kadına. Kadın uzun süredir kaldığı göçüğün altından çıktı ve o parlak ışığı gördü. Sonra da karanlık sırların büyük nehirlerinden sızıp, birbirlerine döküldüler. Ceylin, nihavent makama yürürken, sonradan inandığı kadere karşı güçlükle durabilecek, Radin'e kutsal bir aşkla bağlanacak ve baba olarak seçtiği Adem'i de hisler aynasında görebilecekti.
"Yağmur, toprağı çok sevdi. Bu yüzden her damlasını toprağa gizlemek istedi. Lakin arada bulut vardı ve bulut da yağmuru sevdi; ama yağmurun, toprağa kavuşması için bulutdan ayrılması gerekiyordu. Ve öyle de oldu...
Yağmur, bulutlardan ayrılıp, toprağa düştü.
İşte bu yüzden güzel, yağmurdan sonraki toprak kokusu."