"Masadan kalkıp odanın içinde volta atmaya başladım.
Böyle zamanlarda megaloman birine dönüştüğümü hissediyordum. Bundan aldığım büyük hazla sanki annem, babam, karım veya çocuğum yokmuş, yalnızca ben ve kalemim varmışız gibi yaşıyordum.”
Korku unsurlarıyla zihinsel karmaşanın zekice kullanıldığı iki değerli başyapıt… Yaşamak için yanlış yola sapmak üzere olan bir adam, şahit olduğu tüyler ürpertici "bencillik” karşısında hangi yoldan gideceğine karar verir. Raşōmon, etkisi uzun süre bellekten silinmeyecek, doğru ve yanlışı
"Masadan kalkıp odanın içinde volta atmaya başladım.
Böyle zamanlarda megaloman birine dönüştüğümü hissediyordum. Bundan aldığım büyük hazla sanki annem, babam, karım veya çocuğum yokmuş, yalnızca ben ve kalemim varmışız gibi yaşıyordum.”
Korku unsurlarıyla zihinsel karmaşanın zekice kullanıldığı iki değerli başyapıt… Yaşamak için yanlış yola sapmak üzere olan bir adam, şahit olduğu tüyler ürpertici "bencillik” karşısında hangi yoldan gideceğine karar verir. Raşōmon, etkisi uzun süre bellekten silinmeyecek, doğru ve yanlışın iç içe girdiği bir kördüğümdür.
Yazım dünyasında kalem oynatan bir zihin, kendi korkularıyla kaplanırsa ne olur? Ailesinin yaşadığı trajediyle hayatı değişen bir yazar, bu olayla birlikte gerçeklik ve hayal arasındaki ince çizgiden çıkar. Dişli Çarklar, benliğini yitirip delirmenin eşiğine ulaşan bir insanın içinden çıkamadığı karanlık evrendir.
Japon edebiyatında kısa hikâyeciliğin temellerini atan Ryūnosuke Akutagawa, zekice kurguladığı olay örgüsüyle düşünce sınırlarını en uç noktasına kadar zorluyor. Yayımlandığı dönemlerde büyük ses getiren ve övgüyle karşılanan her iki hikâye, okurunu eşsiz bir yolculuğa çağırıyor.