Ülkemizde özellikle okumanın kültürü ve tarihine dair kitaplarıyla tanınıp sevilen Alberto Manguel yine son derece aydınlatıcı ve keyifli bir çalışmayla karşımızda. Ama bu sefer, dört bir yanımızı saran görsel dünyayı ve bu dünyayı okuma tarzımızı konu alan bir eserle.
Sanat hakkında konuşurken kullanılan dil son zamanlarda gitgide karmaşıklaştı. Genellikle yalnızca sanatçıların ve uzmanların anlayabileceği bir jargonla doldu. Öte yandan, bugün, kaleydoskopu andıran ve gündelik hayatımızı kuşatan yepyeni bir görsellik âleminde yaşıyoruz. Ama bu yoğun görselliğin nasıl yorumlanacağı meselesinde bize yol gösterecek ipuçlarına ihtiyacımız var.
Fotoğraflardan resimlere, binalardan heykellere, olağanüstü nitelikteki çeşitli imgele
Ülkemizde özellikle okumanın kültürü ve tarihine dair kitaplarıyla tanınıp sevilen Alberto Manguel yine son derece aydınlatıcı ve keyifli bir çalışmayla karşımızda. Ama bu sefer, dört bir yanımızı saran görsel dünyayı ve bu dünyayı okuma tarzımızı konu alan bir eserle.
Sanat hakkında konuşurken kullanılan dil son zamanlarda gitgide karmaşıklaştı. Genellikle yalnızca sanatçıların ve uzmanların anlayabileceği bir jargonla doldu. Öte yandan, bugün, kaleydoskopu andıran ve gündelik hayatımızı kuşatan yepyeni bir görsellik âleminde yaşıyoruz. Ama bu yoğun görselliğin nasıl yorumlanacağı meselesinde bize yol gösterecek ipuçlarına ihtiyacımız var.
Fotoğraflardan resimlere, binalardan heykellere, olağanüstü nitelikteki çeşitli imgeleri mercek altına alan Manguel, her imgenin bir
hikâye sunduğunu anlatıyor. Resimleri Okumak: Sanata Baktığımızda Düşündüklerimiz, esasen sanat tarihi ve teorisi değil, hikâyelerin hayret verici incelikleri hakkında bir kitap. Armağan Ekici’nin usta işi çevirisiyle.
“İnsanı meftun edecek çok şey var bu kitapta, sırf fikirlerin kapsamı bile ufuk açıyor… Bu sene okuyacağınız en hoş kitaplardan biri olabilir.”
The Independent