Adeta bir elimi gözlerime siper ederek uzaklara bakıyorum, kalabalıklar ve kargaşa, kaybolmak için girdiğim bir orman, o geçmişten kalan anılar, anlar, ayrıntılar, küçücük bir ânı hatırlarken bile onun ötekileri nasıl tamamladığını görmenin şaşkınlığı. Bu kitap, kendimle ilgili kaygılarım azalırken yaşadığım ülkeyle ilgili kaygılarımın çoğaldığı bir döneme, hayatımın son dönemine girdiğime tanıklık ediyor. Hem kendimle yüzleşme hem okuduklarım ve tanıdıklarımla uzun zaman sonra yeniden karşılaşma gibi. Semih Gümüş kırk yılı aşan yazarlık serüveninin sonunda anılarıyla ve anılarının her köşesine sinen edebiyatla, kitaplarla, kendine &ou
Adeta bir elimi gözlerime siper ederek uzaklara bakıyorum, kalabalıklar ve kargaşa, kaybolmak için girdiğim bir orman, o geçmişten kalan anılar, anlar, ayrıntılar, küçücük bir ânı hatırlarken bile onun ötekileri nasıl tamamladığını görmenin şaşkınlığı. Bu kitap, kendimle ilgili kaygılarım azalırken yaşadığım ülkeyle ilgili kaygılarımın çoğaldığı bir döneme, hayatımın son dönemine girdiğime tanıklık ediyor. Hem kendimle yüzleşme hem okuduklarım ve tanıdıklarımla uzun zaman sonra yeniden karşılaşma gibi. Semih Gümüş kırk yılı aşan yazarlık serüveninin sonunda anılarıyla ve anılarının her köşesine sinen edebiyatla, kitaplarla, kendine özgü düşüncelerle karşımıza çıkıyor. Yazarın ilkgençlik yıllarında karşılaşıp benimsediği siyasal görüşleri, tam içinde yaşadığı zor yıllar, hayat algısı, arkadaşlar, arkadaşlıklar, yazarlar, dergiler, yayınevleri. Edebiyat dünyamızın ve yayıncılığımızın yakın tarihinde küçük bir gezinti yaptığımız bu yazılarda çağımızın güncel sorunlarını da önemli bir birikimin içinden okuyoruz. Bu arada doğa ve insan ilişkisini, insanın doğaya ettiklerini doğanın içinden bir gözle anlatıyor Semih Gümüş.