Sanatın tarihini bütüncül bir şekilde
ele alan bir kitap belli açmazlarla karşı
karşıyadır. Her şeyden önce insanoğlu
30-35 bin yıldır kesintisiz olarak sanat
üretmektedir. O halde böyle bir kitap
bize adeta bir zaman yolculuğu vaat
etmektedir. Ama zaman tünelinin
hangi duraklarında ne kadar duracak
hangilerini uğramadan geçiverecektir?
Bu ilk açmazı hemen bir diğeri
izler. Sanat, yeryüzünün farklı coğrafyalarında
her toplum ve kültürde
eşzamanlı olarak süregelmiş, bugüne
yaklaştıkça da nitelik ve nicelik olarak
artış göstermiştir. Öyleyse kitap, bize
aynı zamanda bir dünya yolculuğu
da vaat etmektedir. Peki, bu yolculuk
yeryüzünün hangi topraklarını kapsayacak
hangi toplumları ve kültürleri
tanımamızı sağlayacak ve hangilerinin
uzağından geçip gidecektir?
Bu iki temel açmaz, kaçınılmaz
olarak kitabın yazarının, editörünün
ya da yayın kurulunun bilimsel ilkelere
uygun olarak, eldeki kaynakları en etkin
şekilde değerlendirerek ve kitabın
ana felsefesi ve amacını göz önünde
bulundurarak yaptıkları bir tercih, bir
seçimle çözülmeye çalışılır. Yine de
çok iyi biliriz ki, hiçbiri bu zaman ve
yeryüzü yolculuğunda belli zaman
dilimlerini ya da toprakları göz ardı etmemek
durumundadır. Milattan önce 4.
yüzyılın Atinasına, 16. yüzyıl İtalyasına
ya da 20. yüzyıl başlarının Parisine yer
vermeyen bir genel sanat tarihi kitabı
yoktur. Yolculuğun ana destinasyonları
bellidir. Oysa, örneğin zengin ve çok
katmanlı sanat tarihine rağmen Anadolu,
ilginç bir şekilde çoğu kez bu tür
kitapların kapsamı dışında kalmıştır.
Bugünün sanatı
Sanatın Tüm Öyküsünün editörü
Stephen Farthingin bize vaat ettiği zaman
ve dünya yolculuğunda da bu ana
destinasyonlara bağlı kalınmıştır. Ancak
ağırlık 19. yüzyıl ve sonrasına verilmiş,
özellikle de günümüze yaklaştıkça
örnekler çoğaltılarak 2000li yılları da
içine alan bir içerik ortaya konulmuştur.
Böylece benzer nitelikteki kitapların
çoğunun fazlaca cesaret edemediği,
ucundan değinip bırakıverdiği bugünün
sanatına yakın bir bakışı da içeren
bir sanat tarihi görünümü sunmayı
başarmıştır. Kitap, bir anlamda sanatın
tarihini yaşayan sanatla bütünleştirme
çabası içine girmiştir.
Sanatın tarihi sanat eserlerinin
oluşturduğu bir bütündür, o halde ana
konusu bizzat sanat eserinin kendisidir.
Ancak eserin ardındaki sanatçı
ve sanat koruyucusunun doğru bir
şekilde tanıtılması, sanatın siyasetle,
tarihsel olaylarla, inanç ve felsefeyle,
geleneklerle, bilimsel ve teknolojik gelişmelerle
ve toplumsal olgularla bağlantısının
doğru bir şekilde kurulması
bütün bunlarla birlikte sanatçıların ya
da farklı anlatım biçimlerinin birbirleri
üzerindeki etkisinin de iyice değerlendirilmesi
gereklidir. Ayrıca sanat;
topraktan dijital teknolojiye, ağaçtan
insan bedenine her türlü malzemeyi
farklı tekniklerle işleyerek çeşitli
anlatım biçimleri geliştirmiştir. Mimari,
resim, heykel, seramik, fotoğraf, kavram
sanatı ve nihayet dijital sanat
Genel bir sanat tarihi kitabı ya
da sanatın tüm öyküsünü anlatma
iddiasındaki bir kitap nasıl bir eleme
yapacak, hangi eserleri, hangi sanatçıları
ne kadar derinlemesine ele
alacaktır? Sanatın Tüm Öyküsü bütün
bu sorunların üstesinden tutarlı bir
anlatım ve kurguyla geliyor. Kitabın
bölümleri temel kronolojik yaklaşımı
ortaya koyacak şekilde birbirini izliyor;
Tarih Öncesinden 15. yüzyıla; 15. ve
16. yüzyıl, 17. ve 18. yüzyıl, 19. yüzyıl,
1900den 1945e, 1946dan günümüze.
Her bölümün öncesinde yer alan
genel bir kronolojik cetvel, aynı zamanda
o bölümün içeriğine hızlı bir bakışa
olanak sağlıyor. Örneğin 19. yüzyıl
sanatıyla ilgili bölüm Fransız Akademik
Sanatı, Kuzey Amerika Yerli Sanatı,
Oryantalizm, Japon Sanatı, Realizm,
Empresyonizm Çağı gibi çok sayıda alt
bölümden oluşuyor. Her biri konusunda
uzman yazarlar tarafından kaleme
alınan bu alt bölümlerin tanıtımını
içeren sayfaların altında da o konuyla
bağlantılı tarihsel gelişmeleri kronolojik
olarak veren bir Önemli Olaylar cetveli
akıyor. Sözgelimi Fransız Akademik
Sanatının tanıtıldığı metnin altında
yer alan bu önemli olaylar cetvelinden
Fransız Kraliyet Akademisinin 1816
yılında iki farklı akademiyle birleşerek
Académie des Beuax Arts adını aldığını,
1863 yılında Paris Salon Sergisi jürisinin
başvuran eserlerin 3000den fazlasını
reddettiğini takip edebiliyoruz.
Manzara resmi
Bunu izleyen iki sayfada, ele alınan
sanat dönemini, akımını ya da anlayışını
en etkin şekilde temsil edecek
bir örnek eserin ayrıntılı incelemesine
geçiliyor. Örneğin Realizm akımını tanıtan
metnin ardından Jean-François
Milletnin Başak Toplayan Kadınlarını
anlatan sayfalar geliyor. Resmin belirli
odak noktaları üzerinde yoğunlaşan
kısımlarla bu eser analizi zenginleştiriliyor.
Böylece, Başak Toplayan
Kadınlar resminin arka planında
uzanan manzaranın anlamını çözüyor,
o manzarada uzakta atının üzerinde
dikilen ufak bir leke halindeki toprak
sahibini görüyor, Milletnin başak toplama
teması üzerinde on yıl çalışmış
olduğunu öğreniyor ve köylü kadınların
başındaki kırmızı ve mavi şapkaların
Fransanın 19. yüzyılın ilk yarısında
yaşadığı siyasi olayların simgesi haline
gelmiş Fransız bayrağına bir gönderme
olduğunu anlıyoruz. Aynı sayfalarda
yer alan Sanatçı Profili ile sanatçı
daha yakından tanıtılıyor. Pekçok
örnekte ise çerçeve yazı olarak eserin
anlaşılmasını kolaylaştıracak ek
bilgiler yer alıyor. Realizm örneğinde,
çerçeve yazıyı Barbizon Okulu oluşturuyor
ve Başak Toplayan Kadınları
resmeden Milletnin manzara resmine
yoğunlaşan bu ressam grubuyla bağlantısı
üzerinde duruluyor.
Kitabın bu kurgusu, Sanatın Tüm
Öyküsünün genel kapsamlı bir sanat
tarihi kitabının temel açmazlarını
bertaraf etmesini sağlıyor. Kitabın iyi
seçilmiş görsellerle zenginleştirilmesi
ve baskı kalitesi Türkçede yayımlanmış
benzerleri arasında onu ayrıcalıklı
bir yere koyuyor.