Franz Kafka’nın Dava ve Amerika’yla birlikte tamamlamadan bıraktığı Şato, ilk kez 1926’da Max Brod tarafından yayımlandı. Kadastrocu K.’nın profesyonel ve bireysel kimliğinin gizemli bir şato ve temsilcileri tarafından tanınması için verdiği beyhude mücadeleyi anlatan eser, iktidar yapılarının yarattığı sistematik düzeni sorunsallaştırır ve bu yapıların ürünü olan bürokratik labirentin karşısında pasif boyun eğişi yüzümüze çarpar. Devlet aygıtının keyfiliği, orantısız gücü ve aşırı bürokratikleşmesi üzerine kara bir hiciv olarak okunan Şato, insanın anlamdan yoksun bir dünyada sonuçsuz kalmaya mahkûm anlam arayışına dönüşür.
Franz Kafka’nın Dava ve Amerika’yla birlikte tamamlamadan bıraktığı Şato, ilk kez 1926’da Max Brod tarafından yayımlandı. Kadastrocu K.’nın profesyonel ve bireysel kimliğinin gizemli bir şato ve temsilcileri tarafından tanınması için verdiği beyhude mücadeleyi anlatan eser, iktidar yapılarının yarattığı sistematik düzeni sorunsallaştırır ve bu yapıların ürünü olan bürokratik labirentin karşısında pasif boyun eğişi yüzümüze çarpar. Devlet aygıtının keyfiliği, orantısız gücü ve aşırı bürokratikleşmesi üzerine kara bir hiciv olarak okunan Şato, insanın anlamdan yoksun bir dünyada sonuçsuz kalmaya mahkûm anlam arayışına dönüşür.