Sesim şiirsiz bir dünyada kayboldu.
Dünyaya hangi dönemde, hangi coğrafyada, ne tür koşullarda geleceğimize karar veremeyiz. Ancak nasıl yaşam süreceğimize, geçen süreci nasıl dolduracağımıza olanaklar dahilinde hükmedebiliriz. Elbette varoluşçular gibi, hiçlik üstüne düşünüp, yenilerek intihar etme hakkımız da var. Lakin bunu yapmıyoruz, doğamız buna uygun değil, bir biçimde tüm hayvanlar yaşama tutunuyor. Yaşama inadı ciddi mesele. Yokluk, açlık, savaş, sakatlık, mahpusluk ne olursa olsun yaşam direncini kırmaya yetmiyor, o zaman “umut” kavramı çıkıyor kar
Sesim şiirsiz bir dünyada kayboldu.
Dünyaya hangi dönemde, hangi coğrafyada, ne tür koşullarda geleceğimize karar veremeyiz. Ancak nasıl yaşam süreceğimize, geçen süreci nasıl dolduracağımıza olanaklar dahilinde hükmedebiliriz. Elbette varoluşçular gibi, hiçlik üstüne düşünüp, yenilerek intihar etme hakkımız da var. Lakin bunu yapmıyoruz, doğamız buna uygun değil, bir biçimde tüm hayvanlar yaşama tutunuyor. Yaşama inadı ciddi mesele. Yokluk, açlık, savaş, sakatlık, mahpusluk ne olursa olsun yaşam direncini kırmaya yetmiyor, o zaman “umut” kavramı çıkıyor karşımıza ve diyoruz ki: “Gelecek güzel günler var!”
Boğaz ağrısıyla başlayan, teşhisi zor ve acı verici bilinmez bir hastalık yüzünden konuşamayan Enver Aysever’in yazma tutkusunun ürünü bir kitap: Sesini Kaybeden Adam.
Bu metin, sesi, şiirsiz bir dünyada kaybolan bir Radikal Tahammülsüz’ün hastane güncesi olarak da okunabilir, hayatla bir hesaplaşma olarak da…