“SEVGİNİN VE ŞİDDETİN KAYNAĞI”
Sevginin ve Şiddetin Kaynağı 1964 yılında ilk kez yayımlandığında insanlık en yıkıcı silahlarını, nükleer füzeleri geliştirmeye başlamıştı. Sanayileşmiş bir dünyada egemen olan bürokratik ruh hayata karşı derin bir kayıtsızlık doğuruyordu. İnsanı böylesine bir şiddete yönlendiren şey ne olabilirdi?
Erich Fromm kişiliğin derinlerinde yer alan yıkma kapasitesini, narsisizmi ve ensest yaşamaya olan saplantıyı bir “çöküş sendromu” olarak görür. İnsan, tüm bu yok edici şiddetin üstesinden “gelişme sendromu”nu oluşturan hayat sevgisi, insan sevgisi ve bağımsızlık sayesinde gelir. Fromm’un b
“SEVGİNİN VE ŞİDDETİN KAYNAĞI”
Sevginin ve Şiddetin Kaynağı 1964 yılında ilk kez yayımlandığında insanlık en yıkıcı silahlarını, nükleer füzeleri geliştirmeye başlamıştı. Sanayileşmiş bir dünyada egemen olan bürokratik ruh hayata karşı derin bir kayıtsızlık doğuruyordu. İnsanı böylesine bir şiddete yönlendiren şey ne olabilirdi?
Erich Fromm kişiliğin derinlerinde yer alan yıkma kapasitesini, narsisizmi ve ensest yaşamaya olan saplantıyı bir “çöküş sendromu” olarak görür. İnsan, tüm bu yok edici şiddetin üstesinden “gelişme sendromu”nu oluşturan hayat sevgisi, insan sevgisi ve bağımsızlık sayesinde gelir. Fromm’un bir psikanalist olarak yaptığı klinik araştırmaların sonuçlarını içeren Sevginin ve Şiddetin Kaynağı iyiye ve kötüye eğilimli olan insan kalbini derinlemesine inceliyor ve hayat sevgisini bir sevme sorunu olarak ele alması bakımından Sevme Sanatı’nı tamamlıyor.
İnsanın yüreği katılaşabilir; insanlık dışı hâle gelebilir, fakat asla insan olmaktan çıkmaz. İnsan kalbi daima varlığını sürdürür.