“Bu öykü netlikten kaçınıyor, gösterirmiş gibi yapıp göstermiyor, bizi içine çekiyor ve pek de açıklanmayan bir şeyle korkutuyor.” –Michael Dirda
Tuhaf kurgu ve hayalet hikâyesi türlerinde çığır açan Algernon Blackwood, insanın duyguları ve mantığı arasındaki gerilimi kurcalayan, doğaüstü ile doğal olan arasındaki alacakaranlık coğrafyayı keşfe çıkan öncü bir yazar. Başyapıtlarından biri olan Söğütler ise H. P. Lovecraft’a göre tüm zamanların en iyi tuhaf öyküsü.
Tuna Nehri’nde yolculuk yapan iki arkadaş, kanolarıyla süratle ilerlerken kendilerini âdeta başka bir dünyanın eşiğinde, söğütlerin ıssız diyarında bulur. Bu viran bölgede uygarlığa dair tek bir işaret yoktur. İnsanlığın dünyasından uzakta olma hissi, tabiatın orta y
“Bu öykü netlikten kaçınıyor, gösterirmiş gibi yapıp göstermiyor, bizi içine çekiyor ve pek de açıklanmayan bir şeyle korkutuyor.” –Michael Dirda
Tuhaf kurgu ve hayalet hikâyesi türlerinde çığır açan Algernon Blackwood, insanın duyguları ve mantığı arasındaki gerilimi kurcalayan, doğaüstü ile doğal olan arasındaki alacakaranlık coğrafyayı keşfe çıkan öncü bir yazar. Başyapıtlarından biri olan Söğütler ise H. P. Lovecraft’a göre tüm zamanların en iyi tuhaf öyküsü.
Tuna Nehri’nde yolculuk yapan iki arkadaş, kanolarıyla süratle ilerlerken kendilerini âdeta başka bir dünyanın eşiğinde, söğütlerin ıssız diyarında bulur. Bu viran bölgede uygarlığa dair tek bir işaret yoktur. İnsanlığın dünyasından uzakta olma hissi, tabiatın orta yerinde olmanın cazibesi ikisini de büyüler ama bu diyarın tekinsiz yüzü yavaş yavaş kendini göstermeye başlayacak, dehşet, huşu ve hayret birleşerek benzersiz bir korkuyu doğuracaktır.
Söğütler bize karşı.