Hikâyeler epeydir modern zamanları yazıyor. Oysa bizi ayakta tutan tarih bazen Şah Cihan’ın hüznünü bazen Süleymaniye’nin duvarlarının sırrını bazen de Tuğrul Bey’in divanındaki tartışmayı fısıldıyor kulaklarımıza. Kanije Kalesi’nin burçlarından Macaristan topraklarını seyretmek, Bayburt hastanesindeki yaralıyı Erzurum’a taşımak ya da Gazi Osman Paşa’nın teslim törenini izlemek için kaybolan yılların arasına sıkışıp kalan insan öykülerine bakmak gerekiyor. Aslında tarih, insana dair tüm öykülerini anlatmak istiyor. Hiçbir hâlini gizlemeden, saklamadan, sakınmadan. Bize düşense onun t&uum
Hikâyeler epeydir modern zamanları yazıyor. Oysa bizi ayakta tutan tarih bazen Şah Cihan’ın hüznünü bazen Süleymaniye’nin duvarlarının sırrını bazen de Tuğrul Bey’in divanındaki tartışmayı fısıldıyor kulaklarımıza. Kanije Kalesi’nin burçlarından Macaristan topraklarını seyretmek, Bayburt hastanesindeki yaralıyı Erzurum’a taşımak ya da Gazi Osman Paşa’nın teslim törenini izlemek için kaybolan yılların arasına sıkışıp kalan insan öykülerine bakmak gerekiyor. Aslında tarih, insana dair tüm öykülerini anlatmak istiyor. Hiçbir hâlini gizlemeden, saklamadan, sakınmadan. Bize düşense onun tüm canlılığına tanıklık etmek. Şimdi tarih yeniden canlanıyor ve kendi öyküleriyle bizi baş başa bırakıyor. Tarihin öyküleri bizimle beraber var oldukça yüreğimizi kanatmaya devam edecek. Fısıltıya kulak verin. Tac Mahal’in Mumları sizi kalbinizden vurmaya hazırlanıyor.