Tango, Astor Piazzolla'yı, Piazzolla ise tangoyu değiştirecekti. Buenos Aires'in dar sokaklarında eve doğru yalnız yürürken belki o bunun farkında değildi. Fakat yıllar içinde tutkulu bir dans olarak ismini duyuran tango ve onunla özdeşleşen müziği, Piazzolla'nın ellerinde bambaşka bir kimliğe bürünecekti.
Oysa tango; doğduğu günlerde ötekiydi, dışlanandı. Liman meyhanelerinde, göçmen mahallelerinin tozlu sokaklarında, "namuslu" ailelerin uğramadığı genelevlerde nefes alıyordu. Toplumun reddettiği bu dans, yalnızlığın ve özlemin diliydi aslında. Avrupa'dan kopup gelen göçmenlerin, Afrika'dan getirilen kölelerin, yerli halkın
Tango, Astor Piazzolla'yı, Piazzolla ise tangoyu değiştirecekti. Buenos Aires'in dar sokaklarında eve doğru yalnız yürürken belki o bunun farkında değildi. Fakat yıllar içinde tutkulu bir dans olarak ismini duyuran tango ve onunla özdeşleşen müziği, Piazzolla'nın ellerinde bambaşka bir kimliğe bürünecekti.
Oysa tango; doğduğu günlerde ötekiydi, dışlanandı. Liman meyhanelerinde, göçmen mahallelerinin tozlu sokaklarında, "namuslu" ailelerin uğramadığı genelevlerde nefes alıyordu. Toplumun reddettiği bu dans, yalnızlığın ve özlemin diliydi aslında. Avrupa'dan kopup gelen göçmenlerin, Afrika'dan getirilen kölelerin, yerli halkın acıları tangoda birbirine karışıyor; ortak bir feryat oluşturuyordu. Avrupa'nın kucağından döndüğünde ise artık saygındı tango, belli ki kaderleri burada da benzeşiyordu.
İşte bu kitap, tango ve Piazzolla'nın bu ortak kaderinin hikâyesi. Tango'nun tarihsel geçmişiyle Piazzolla'nın hayatını iç içe bir şekilde anlatıyor. Bu kitapla birlikte gelenekselleşmiş bir müziğin, Piazzolla'nın karakteristik dokunuşuyla dönüşümüne tanık olacaksınız.