Parlak bir bilim insanı olan Rudy Marek, Karbüratör adında bir makine icat eder. Karbüratör, atomik bir kazan, minimum yakıttan sonsuz enerji sağlayan küçük bir motor, başka bir deyişle, bir tür fisyon reaktör… Bu icat zamanla güç kaynaklarının yerini alır, ucuza enerji sağlar. Eski dostu Marek’in icadını satılığa çıkardığını duyan Bondy, ziyaretine gider. Gördükleri ve yaşadıkları karşısında şaşkınlığa düşer. Bondy, aşağı yukarı şöyle der: Bodrumda tekinsiz bir şey var, dünyayı alt üst edecek bir şey. Mucizeler yaratan bir yan üründür bahsettiği. Marek'in “Mutlak” dediği kutsal radyasyondur. Mutlak’tan bir doz alan kişi zamanla dindarlaşır, vaaz vermeye başlar. Hatta hastaları iyileştirir ve mucizeler yaratır. Korkusuz, vicdansız sanayi
Parlak bir bilim insanı olan Rudy Marek, Karbüratör adında bir makine icat eder. Karbüratör, atomik bir kazan, minimum yakıttan sonsuz enerji sağlayan küçük bir motor, başka bir deyişle, bir tür fisyon reaktör… Bu icat zamanla güç kaynaklarının yerini alır, ucuza enerji sağlar. Eski dostu Marek’in icadını satılığa çıkardığını duyan Bondy, ziyaretine gider. Gördükleri ve yaşadıkları karşısında şaşkınlığa düşer. Bondy, aşağı yukarı şöyle der: Bodrumda tekinsiz bir şey var, dünyayı alt üst edecek bir şey. Mucizeler yaratan bir yan üründür bahsettiği. Marek'in “Mutlak” dediği kutsal radyasyondur. Mutlak’tan bir doz alan kişi zamanla dindarlaşır, vaaz vermeye başlar. Hatta hastaları iyileştirir ve mucizeler yaratır. Korkusuz, vicdansız sanayicilerse Karbüratörü üretip çoğaltır. Sonunda boyundan büyük işlere kalkışan insanlık başa çıkamadığı bir felakete sürüklenir. Aşırı üretim, yabancılaşma ve savaşlar kontrolsüzlükten doğar.
Bilim kurgunun klasikleri arasında yer alan, “falcı roman” diye anılan Tanrı Fabrikası (1922), Çekoslovak yazar Karel Capek'in ilk düzyazı romanı. Medeniyetin iyi yönetilmezse talihsiz sonuçlara yol açabileceğini göstermek isteyen yazar, insan dünyasının komik yanlarını, vahşi dürtülerini trajik bir vizyonla birleştirerek uyarır. İki dünya savaşı arasındaki döneme, Avrupalı entelektüellerin liberal hümanizmine filozofça yaklaşır. Atom enerjisinin getirdiği istikrarlı ilerlemeye inanan insanlığa şüpheyle bakar. Capek, şişeden çıkan cine odaklanır. Bilimsel gelişmelere salt fayda üstünden yaklaşılmasını, kurmaca yoluyla da olsa, etik sınavına sokar.