Ölü Canlar, Bir Delinin Güncesi, Palto ve Müffettiş, "Rus edebiyatının babası" olarak kabul edilen Nikolay Vasilyeviç Gogol'ün başyapıtlarındandır; ama Taras Bulba'nın, bu büyük ustanın yapıtları arasında çok farklı ve özel bir yeri vardır.
Güçlü ve yiğit Taras Bulba önderliğindeki Kazakların Polonyalılara karşı isyanını ve Taras Bulba'nın iki oğlunun yargılanışını konu edinen bu tarihsel öykü, Ukrayna'nın Kazak gelenekleri ve zengin halk kültürüyle beslenerek yetişen Gogol'ün, Ukrayna şarkılarının sevinç ve hüznüne duyduğu derin sevginin, Kazakların geçmişine duyduğu bağlılığın ürünüdür.
1835 yılında yayımlanan Mirgorod Öyküleri arasında yer alan Taras Bulba, aynı zamanda yazarın XIX. yüzyıl Rusyası'nın baskıcı ortamından
Ölü Canlar, Bir Delinin Güncesi, Palto ve Müffettiş, "Rus edebiyatının babası" olarak kabul edilen Nikolay Vasilyeviç Gogol'ün başyapıtlarındandır; ama Taras Bulba'nın, bu büyük ustanın yapıtları arasında çok farklı ve özel bir yeri vardır.
Güçlü ve yiğit Taras Bulba önderliğindeki Kazakların Polonyalılara karşı isyanını ve Taras Bulba'nın iki oğlunun yargılanışını konu edinen bu tarihsel öykü, Ukrayna'nın Kazak gelenekleri ve zengin halk kültürüyle beslenerek yetişen Gogol'ün, Ukrayna şarkılarının sevinç ve hüznüne duyduğu derin sevginin, Kazakların geçmişine duyduğu bağlılığın ürünüdür.
1835 yılında yayımlanan Mirgorod Öyküleri arasında yer alan Taras Bulba, aynı zamanda yazarın XIX. yüzyıl Rusyası'nın baskıcı ortamından geçmişe sığınışının bir ifadesidir. Nitekim, bu destansı öykünün kahramanı, Gogol'ün o çok iyi tanıdığımız bürokratlarından, delilerinden ve sahtekârlarından çok farklı bir karakterdedir.