Tanış olup tartışmaktan maksadın işi kolay kılmak olduğu söylenir. Fakat günümüzde en kolay işleri bile içinden çıkılmaz hale getiriyoruz. Niye bütün tartışmalarımız sarpa sarıyor? Neden hakikati aramak dururken öne sürdüğümüz şeylerin lehine önyargıların bizi tutsak etmesine izin veriyoruz? Hatta izin vermekle kalmayıp davayı bile bile yokuşa sürmenin, dolayısıyla hakkı adaleti engellemenin yollarını arıyoruz? Schopenhauer Kitaplığının bu onuncu kitabında düşünür bütün ömrünce çok çektiği ve çektiklerini yeri olsun olmasın, bulduğu her fırsatta dile getirmekten çekinmediği: İnsan doğasının yetersizliklerinin üzerini örtmek için kullandığı eğri yolları, inatçılık, kendini beğenmişlik ve namussuzlukla yakından akraba olan dar kafalılık ve yetersizliğin sinip pusuya yattığı yerleri bir bir açığa çıkarıyor. İkbal avcısı siyasetçiler, servet ve şöhret peşindeki dava vekilleri, hülasa mugalatayı meslek, safsatayı meşrep haline getirenler savulun: İpliğiniz pazara çıkıyor!