“Taş Havan” adını verdiğimiz elinizdeki kitapta, 1949-1960 yılları arasında süreli yayınlarda çıktıktan sonra çeşitli kitaplarına dağılmış Esendal öykülerini bir arada okuyacaksınız.
“Memduh Şevket Esendal’ı hiç görmedim, siyasi hayatında neler yaptığını da pek bilmem, fakat hikâyelerini ilk okuduğum gün ‘İşte hikâyeci!’ dediğimi hatırlıyorum.”
(Cahit Sıtkı Tarancı)
“Bizim Çehov’umuzdur da diyebilirim. Ama yalnız, uzakta yaşayan, gölgelenen, unutulan, nicedir uzmanlarca keşfedilmeyi bekleyen, kalabalıklara sesini
“Taş Havan” adını verdiğimiz elinizdeki kitapta, 1949-1960 yılları arasında süreli yayınlarda çıktıktan sonra çeşitli kitaplarına dağılmış Esendal öykülerini bir arada okuyacaksınız.
“Memduh Şevket Esendal’ı hiç görmedim, siyasi hayatında neler yaptığını da pek bilmem, fakat hikâyelerini ilk okuduğum gün ‘İşte hikâyeci!’ dediğimi hatırlıyorum.”
(Cahit Sıtkı Tarancı)
“Bizim Çehov’umuzdur da diyebilirim. Ama yalnız, uzakta yaşayan, gölgelenen, unutulan, nicedir uzmanlarca keşfedilmeyi bekleyen, kalabalıklara sesini duyurunca yeniden değerlendirilecek, büyüyecek, en az Ömer Seyfettin, Sabahattin Ali, Sait Faik kadar yaygınlaşacak, etkili olacak bir Çehov.”
(Muzaffer Buyrukçu)
“M.Ş.E. Türk öykücülüğünde çok önemli bir anlayışın öncüsü olmuştur. Süssüz, yalın, biçimsel oyunlardan uzak bir anlatımla insan ilişkilerine yönelmiş, sanatsal başarıyı içerik güzelliklerinde aramıştır. Günümüzün genç öykücüleri bu yazarımızı önem vererek incelemelidirler kanısındayım. Süse, anlatı, oyunlarına aşırı düşkünlük gösterilen bir ortamda bu büyük ustanın yapıtlarının yeniden yayımlanması çok yararlı olabilir.”
(Memet Fuat)