Nahid Sırrı Örik’in, 1948 yılında Tasvir-i Efkâr gazetesinde tefrika edilen ve yazar hayattayken kitaplaşmayan romanı Tersine Giden Yol, iki ana karakterin etrafında inşa edilmiştir: Her ikisi de bir kırılma noktasından geçmekte olan paşa çocuğu Cezmi ve Ankara şehri.
Cezmi, varlık içinde yaşadığı ilkgençlik yıllarından sonra paşa babası tarafından evlatlıktan reddedilir ve amcasının desteğiyle Ankara’ya gider. İstanbul’dan kalkan bir trenle başlayan yolculuğu, alışık olmadığı yeni ve yabancı bir şehirde hayatta kalmaya çalışırken karşılaştığı “gerçek hayat” dinamikleri ve başarısız ilişkileri
Nahid Sırrı Örik’in, 1948 yılında Tasvir-i Efkâr gazetesinde tefrika edilen ve yazar hayattayken kitaplaşmayan romanı Tersine Giden Yol, iki ana karakterin etrafında inşa edilmiştir: Her ikisi de bir kırılma noktasından geçmekte olan paşa çocuğu Cezmi ve Ankara şehri.
Cezmi, varlık içinde yaşadığı ilkgençlik yıllarından sonra paşa babası tarafından evlatlıktan reddedilir ve amcasının desteğiyle Ankara’ya gider. İstanbul’dan kalkan bir trenle başlayan yolculuğu, alışık olmadığı yeni ve yabancı bir şehirde hayatta kalmaya çalışırken karşılaştığı “gerçek hayat” dinamikleri ve başarısız ilişkileriyle onu hep başladığı yere, sıfır noktasına götürür. Cezmi’nin yolculuğu aynı zamanda, Cumhuriyet’le birlikte büyük bir dönüşüme uğrayan Ankara’nın hikâyesiyle iç içe geçer. Nahid Sırrı’nın, Ankara üzerine kaleme aldığı düzyazıları ve öyküleriyle metinlerarası bağlantılar da kurduğu Tersine Giden Yol romanı, bu şehrin edebiyatımızda en güçlü temsil edildiği eserler arasındadır.
Bahriye Çeri’nin roman tefrikasını, yazarın notlarını, ölümünden sonra yayımlanan kitapları karşılaştırarak ve notlandırarak hazırladığı bu baskıda, yazarın kitaba dair el yazılarından örnekler de yer alıyor.