“Bruno bozulmuştu, karşı kaldırıma geçti, gerisingeri birkaç adım attı. Durdu, döndü, dudaklarını ısırarak inceledi evi. Görünürde kimse yoktu, köşedeki evin verandasındakinin dışında bütün ışıklar sönüktü.” Biri boşanmak istediği karısıyla sorunlar yaşayan genç bir mimar, öbürü babasından nefret eden, alkole düşkün işsiz bir genç. Bir tren yolculuğunda karşı karşıya düşen bu ikili için yolculuk, aslında yeni başlamaktadır. Patricia Highsmith’in 1950 yılında yazdığı ilk romanı Trendeki Yabancılar yayımlanır yayımlanmaz büyük başarı kazanmış, bir yıl sonra Alfred H
“Bruno bozulmuştu, karşı kaldırıma geçti, gerisingeri birkaç adım attı. Durdu, döndü, dudaklarını ısırarak inceledi evi. Görünürde kimse yoktu, köşedeki evin verandasındakinin dışında bütün ışıklar sönüktü.” Biri boşanmak istediği karısıyla sorunlar yaşayan genç bir mimar, öbürü babasından nefret eden, alkole düşkün işsiz bir genç. Bir tren yolculuğunda karşı karşıya düşen bu ikili için yolculuk, aslında yeni başlamaktadır. Patricia Highsmith’in 1950 yılında yazdığı ilk romanı Trendeki Yabancılar yayımlanır yayımlanmaz büyük başarı kazanmış, bir yıl sonra Alfred Hitchcock tarafından filme uyarlanmıştır. “Patricia Highsmith bir gerilim yazarı olarak adlandırılabilir ama asla bundan ibaret değildir: Kitapları üslup dokusuna, psikolojik derinliğe, büyüleyici bir okunabilirliğe sahiptir.”
THE SUNDAY TIMES