Sunday bazı şeyleri diğer insanlardan farklı yapar. “Sessiz
günler”inde sadece beyaz yiyecekler yer. Sosyalleşeceği
zamanlarda başvurduğu bir görgü kuralları kitabı vardır.
On altı yaşındaki kızı Dolly’yle sessiz ve düzenli bir yaşam
sürer. Çevresindeki dünyayı hassas bir bakışla gözlemleyen;
sözcüklerin, seslerin ve duyguların titreşimlerini kendi
içinde adeta yeniden var eden Sunday, kurduğu bu düzen
dışındaki kaotik dünyaya kendini kapamış olsa da kızı
ondaki bu farklılığı kabullenmekte zorlanır. Birbirlerine uyum
sağlamaya çalıştıkları bu izole yaşam, yeni komşuların y
Sunday bazı şeyleri diğer insanlardan farklı yapar. “Sessiz
günler”inde sadece beyaz yiyecekler yer. Sosyalleşeceği
zamanlarda başvurduğu bir görgü kuralları kitabı vardır.
On altı yaşındaki kızı Dolly’yle sessiz ve düzenli bir yaşam
sürer. Çevresindeki dünyayı hassas bir bakışla gözlemleyen;
sözcüklerin, seslerin ve duyguların titreşimlerini kendi
içinde adeta yeniden var eden Sunday, kurduğu bu düzen
dışındaki kaotik dünyaya kendini kapamış olsa da kızı
ondaki bu farklılığı kabullenmekte zorlanır. Birbirlerine uyum
sağlamaya çalıştıkları bu izole yaşam, yeni komşuların yan
eve gelmesiyle karmaşık bir hal alır. Sunday, annelik, dostluk
ve güven kavramlarıyla boğuşurken hem içsel dünyasında
hem de sosyal çevresinde sınırlarını test etmek zorunda kalır.
Viktoria Lloyd-Barlow, bir kadının bakış açısını tüm psikolojik
gerçekçiliğiyle sunarak okura bambaşka bir algı kapısı
aralıyor. Sunday’in hassasiyetleri ve içsel çatışmalarının yanı
sıra insan ilişkilerinin kırılganlığını da yansıtıyor. Derinlikli
karakterleri ve dokunaklı anlatımıyla okuru tüm küçük kuş
yüreklerinin doğasını anlamak için bir yolculuğa davet ediyor