Telsizin sesi bütün Taksim Meydanı’nı kaplıyordu, Komiser Salih meydanın tam ortasında hareket ediyor, onun dışında herkes duruyordu. Canlı insan müzesi gibiydi çevresi, güvercinlerin bazıları yerde, bazıları havada donmuş, kalabalığın sesi kafasının uğultusunda boğulmuştu. İleri geri hareket ediyordu meydanın ortasında duran anıt, bir türlü yer beğenemiyordu kendine. Salih durup seyretmeye koyuldu ama bir tuhaflık vardı bu heykelde; bildiğimiz Taksim Anıtı’ydı dışı ama içindeki figürler bir garipti. Dikkatlice yaklaşınca aklını kaybetti: En önde Hortum Sait duruyordu, onun hemen arkasında yüzleri olmayan insanlar vardı, hızlıca sağ ve sol tarafına baktı, gördüğü şeyler nabzını zorluyordu. Travestiler ve sokakta yaşayan çocuklar acı çeke
Telsizin sesi bütün Taksim Meydanı’nı kaplıyordu, Komiser Salih meydanın tam ortasında hareket ediyor, onun dışında herkes duruyordu. Canlı insan müzesi gibiydi çevresi, güvercinlerin bazıları yerde, bazıları havada donmuş, kalabalığın sesi kafasının uğultusunda boğulmuştu. İleri geri hareket ediyordu meydanın ortasında duran anıt, bir türlü yer beğenemiyordu kendine. Salih durup seyretmeye koyuldu ama bir tuhaflık vardı bu heykelde; bildiğimiz Taksim Anıtı’ydı dışı ama içindeki figürler bir garipti. Dikkatlice yaklaşınca aklını kaybetti: En önde Hortum Sait duruyordu, onun hemen arkasında yüzleri olmayan insanlar vardı, hızlıca sağ ve sol tarafına baktı, gördüğü şeyler nabzını zorluyordu. Travestiler ve sokakta yaşayan çocuklar acı çeken ifadeleriyle donup taşlaşmıştılar sanki. Anıt her hareket ettiğinde meydanı kaplayan parke taşlar kımıldanıyordu, huzursuzluk vardı ayakları altında, sanki yer acı çekerek kıvranıyordu.