Öyle bir kitap düşünün ki, içinde yer alan birbirinden güzel ve edebi kalitesi yüksek öykülerin, şiirlerin yazarları arasında hem amatör kalemler olsun hem de takip edilen yazarlar yer alsın, ama kimin kim olduğunu kimse bilmesin.
ÜçRenk Sanat oluşumu, iki yılı aşkın süredir yazara değil esere inan ilkesiyle gerçekleştirdiği enteraktif edebiyat yayıncılığının üretimlerini, asla ölmeyeceğini düşündüğü kitap sayfalarına taşıdı.
Söyleyecek hiçbir şeyi olmadığını anladıktan sonra, insan bunu söylemenin bir yolunu arıyor. Üç Renk, bu arayışın bir ürünü olarak doğdu. İnsanların birer isim olarak ve ismin arkasından tutunarak önemli olmaya çalıştıkları edebi toplumsallıkta, sahip olduğumuz adlarla var olmaya çalışmanın yoruculuğu yanında; ama burada bir yanlış var fikri ÜçRenki bir ada sahip olmaktan vazgeçmeye; kimliklerimizi, bir paltoyu üstümüzden sıyırır gibi çıkararak, kapının dışında bırakabileceğimiz bir alan yaratabilme çabasına yöneltti. cümleleriyle kendini açıklayan ÜçRenk Sanat, her geçen gün sayıları artan ve " bu satırların yazarı" demek yerine " bu satırlar" diyebilen insanların birlikte bir güzellik yaratabileceklerinin kanıtı oldu. Yazarlarının isimleri yok, her bir yazar ( bilinen ya da bilinmeyen) adını yok sayarak bir renk olarak imzaladı metinlerini, şiirlerini. Kitap, kırk dört öykü, otuz şiir, ÜçRenk yönetimiyle ile yapılmış bir röportaj ve çok sayıda orijinal görsel materyalden oluşuyor. Söz konusu eserler, edebi incelemeleriyle tanınan yazar Hülya Soyşekerci tarafından derlendi ve yayına hazır hale getirildi. Ülkemiz edebiyat tarihinde bir ilk olarak kabul edilen bu üretim, şimdiden gelecek yıllarda hakkında konuşulacak bir yapı olarak işaret ediliyor ve okura belki de takip ettiği bir yazarın, şairin üretimini bu kez kimliksizliği içinde keşfetme olanağı sunuyor.