“Diyarbekir artık benim vazgeçilmez şehrim.
O ‘Yervant Abi’ diye bağıran çocukların göz ışığı şehir,
işte ben oralıyım ve dönmeye kararlıyım ya, bu bana yeter...”
“Ula Fılle, Hoş Geldin”, Diyarbakırlı Ermeni Udi Yervant Bos¬tancı’nın hikâyesi. Gâvur Mahallesi’nde başlayan, önce İstan¬bul’a, sonra ABD’ye sıçrayan, udun, darbukanın, cümbüşün eksik olmadığı bir hayat. Diyarbakır’ın kendine özgü müziği¬nin, puşiciliğinin içinde yoğrulmuş Udi Yervant, esnaf ve kom¬şuluk ilişkilerini, aile tarihini ve müzik yaşamını t&
“Diyarbekir artık benim vazgeçilmez şehrim.
O ‘Yervant Abi’ diye bağıran çocukların göz ışığı şehir,
işte ben oralıyım ve dönmeye kararlıyım ya, bu bana yeter...”
“Ula Fılle, Hoş Geldin”, Diyarbakırlı Ermeni Udi Yervant Bos¬tancı’nın hikâyesi. Gâvur Mahallesi’nde başlayan, önce İstan¬bul’a, sonra ABD’ye sıçrayan, udun, darbukanın, cümbüşün eksik olmadığı bir hayat. Diyarbakır’ın kendine özgü müziği¬nin, puşiciliğinin içinde yoğrulmuş Udi Yervant, esnaf ve kom¬şuluk ilişkilerini, aile tarihini ve müzik yaşamını tüm samimi¬yetiyle anlatıyor. Hemşehrisi Şeyhmus Diken’in kaleme aldığı bu kitap, hem hüzünlü ve neşeli bir hayatın anlatısı, hem de kültürel hafıza için kıymetli bir çalışma.
Artık küs değildim, kentime yeniden âşık olmuştum. Geliyordum ve dönmek istemiyordum. Ayaklarım âdeta beni şehre geri itiyor gibi, acayip bir duygu. Yüreğimi, aşkımı Diyarbekir’de bırakıyo¬rum her defasında. Her defasında istiyorum ki yeni bir fırsat ya¬ratılsın, hep geleyim ve kalayım, dönmeyeyim.