Memduh Şevket Esendal’ın evrak-ı metrukesinden çıkan ve ilk defa 1983’te kitaplaştırılan Vassaf Bey, yazarın kaleme aldığı son roman olması bakımından önemli bir eserdir. Yazar bu eserinde aile kurumuna ve kadının toplum içindeki yerine odaklanır. “Konuşmalar” ve “Mektuplar” adlı iki ana bölümden oluşan romanda, bir yandan “çekirdek aile” kavramı işlenirken, bir yandan da Cumhuriyet’le birlikte dönüşüme uğrayan sosyal hayat mercek altına alınır. Yazar 1930’lu yılların Ankara’sından renkli insan manzaraları çizer bu romanında. Esendal’ın Miras romanında “konak” nasıl geniş bir ailenin simgesi ise, V
Memduh Şevket Esendal’ın evrak-ı metrukesinden çıkan ve ilk defa 1983’te kitaplaştırılan Vassaf Bey, yazarın kaleme aldığı son roman olması bakımından önemli bir eserdir. Yazar bu eserinde aile kurumuna ve kadının toplum içindeki yerine odaklanır. “Konuşmalar” ve “Mektuplar” adlı iki ana bölümden oluşan romanda, bir yandan “çekirdek aile” kavramı işlenirken, bir yandan da Cumhuriyet’le birlikte dönüşüme uğrayan sosyal hayat mercek altına alınır. Yazar 1930’lu yılların Ankara’sından renkli insan manzaraları çizer bu romanında. Esendal’ın Miras romanında “konak” nasıl geniş bir ailenin simgesi ise, Vassaf Bey’de de apartman modernleşen hayatın ve çekirdek ailenin simgesi olarak karşımıza çıkar. Sade ve akıcı bir üslupla kaleme alınan romanın arkaplanında, Cumhuriyet’le gerçekleşen değişimin bireye ve toplumsal hayata yansımaları ince fırça darbeleriyle tasvir edilir. Vassaf Bey, Memduh Şevket Esendal’ın edebi kimliğini anlayabilmek için gerçek bir klasik hüviyetindedir.
“Şekerim, bunları sana niçin yazıyorum? Yalnız yaşamak insanı doyurmuyor. Yaşadığımı başkalarına da göstermek istiyorum. Yalnızken çiçekler o kadar güzel değildir. Sen olmazsan, Tuğrul olmazsa, az çok farklarla duyduklarımı söyleyebileceğim adamlar olmazlarsa yaşayış benim için pek tatsız tuzsuz bir yorgunluk olacak. Bunları sana anlatmakla yaşayışım tamamlanmış oluyor. Yalnız işlerim çok olduğu için sık sık yazamıyorum.”