Benim de hatalarım vardır elbet. Elbet ben de kırmışımdır kalp, ben de yerli yersiz cümlelere esir olmuşumdur.
Bazen harika cümleler kuramasam da iliklerime kadar hissetmişimdir. Korktuğumdan değil, kaybederim diye susmuşumdur. Güneş doğduğunda her şeyin harika olacağına inanmış, güneş batarken boş yere umutlanmışım diye hayıflanmışımdır. Hedefler koymuşumdur kendime, kimine ulaşmış, kimini bertaraf etmiş, kiminin yollarında da yerle yeksan olmuşumdur. Umutlarımı filizlendirmişimdir, kaldırımın arasından güneşe selam eden çimenler gibi garip diyarlarda. Ama hiçbir zaman kötü olamamış, kötü olmaya ant içsem de tuz buz etmişimdir yüreğimi.
Bu s
Benim de hatalarım vardır elbet. Elbet ben de kırmışımdır kalp, ben de yerli yersiz cümlelere esir olmuşumdur.
Bazen harika cümleler kuramasam da iliklerime kadar hissetmişimdir. Korktuğumdan değil, kaybederim diye susmuşumdur. Güneş doğduğunda her şeyin harika olacağına inanmış, güneş batarken boş yere umutlanmışım diye hayıflanmışımdır. Hedefler koymuşumdur kendime, kimine ulaşmış, kimini bertaraf etmiş, kiminin yollarında da yerle yeksan olmuşumdur. Umutlarımı filizlendirmişimdir, kaldırımın arasından güneşe selam eden çimenler gibi garip diyarlarda. Ama hiçbir zaman kötü olamamış, kötü olmaya ant içsem de tuz buz etmişimdir yüreğimi.
Bu satırlar iyiliğe sarılıp kötülerin dünyasında nefessiz kalanların isyan tohumudur.
Ekilen her nefret tohumu da, bilirim, sahibini bulur. Dilerim öyle de olur…
Siz! Kötü insanlar! Siz! Yalanları yaşam tarzı sananlar!
Unutmayın Allah var!
Murat Tavlı ilk kez bir kadının ağzından yazdığı bu romanında, ihanetin yakıcı ateşiyle çok küçük yaşlarda tanışıp, yaşadığı acılarla güçlü bir kadına dönüşen Aslı’nın sarsıcı hikâyesini etkileyici bir dille anlatıyor. “Hangi kadın ihaneti unutur?” sorusu daha önce hiç böyle sorulmamıştı…