Türkiye’nin çimentosu olan Lozan ve Montrö antlaşmalarının yerin dibine sokulduğu, Türkiye’yi yöneten kadronun, Suriye macerasından sonra şimdi de Libya üzerinden “çılgın” projeler ürettiği, adeta ülkenin geleceği ile kumar oynadığı, kan ve ateş vaat eden bir karanlık süreçten geçiyoruz!..
“Demokratik seçim”, Türkiye’nin yurtsever insanlarının ve muhalefetteki partilerin yaşadığımız bu karanlık süreci son derece dikkatli takip etmesi için de bir işaret fişeği niteliğindedir aynı zamanda!..
O “demokratik seçim”in yapılmasıyla daha özgür, daha bağımsız ve de &cced
Türkiye’nin çimentosu olan Lozan ve Montrö antlaşmalarının yerin dibine sokulduğu, Türkiye’yi yöneten kadronun, Suriye macerasından sonra şimdi de Libya üzerinden “çılgın” projeler ürettiği, adeta ülkenin geleceği ile kumar oynadığı, kan ve ateş vaat eden bir karanlık süreçten geçiyoruz!..
“Demokratik seçim”, Türkiye’nin yurtsever insanlarının ve muhalefetteki partilerin yaşadığımız bu karanlık süreci son derece dikkatli takip etmesi için de bir işaret fişeği niteliğindedir aynı zamanda!..
O “demokratik seçim”in yapılmasıyla daha özgür, daha bağımsız ve de çok daha haysiyetli bir Türkiye’nin önünü açacak güç bu milletin genlerinde fazlasıyla mevcuttur...
Okuyucularım çok iyi bilir; en ağır koşullarda, en karanlık zamanlarda dahi hep aynı cümleyi kullanırım: Güneşli günler göreceğiz çocuklar!..