Üsteğmen Doru Demir, albayının kızına âşık olduğu zaman çocukluğunda sevgiye aç bırakılan tüm köşelerin dolacağını düşünüyordu. Erva ile yaşadığı aşk onu başka bir adama dönüştürürken, bir anda onun tarafından terk edilmek ve aslında hiç sevilmediğini öğrenmek gururunu yerle bir etmişti.
Sabaha karşı albayından gelen bir görev emriyle, ayrıldığı kadının hayatını korumak zorunda olacağını biliyordu.
Bilmediği ise Erva’nın peşinden İstanbul’a doğru yola çıkarken, içindeki aşkın acısı hâlâ tazeyken ve gururu onun tarafından yerle bir edilmişken kendini ondan nasıl gizleyeceğiydi.
Üsteğmen Doru Demir, albayının kızına âşık olduğu zaman çocukluğunda sevgiye aç bırakılan tüm köşelerin dolacağını düşünüyordu. Erva ile yaşadığı aşk onu başka bir adama dönüştürürken, bir anda onun tarafından terk edilmek ve aslında hiç sevilmediğini öğrenmek gururunu yerle bir etmişti.
Sabaha karşı albayından gelen bir görev emriyle, ayrıldığı kadının hayatını korumak zorunda olacağını biliyordu.
Bilmediği ise Erva’nın peşinden İstanbul’a doğru yola çıkarken, içindeki aşkın acısı hâlâ tazeyken ve gururu onun tarafından yerle bir edilmişken kendini ondan nasıl gizleyeceğiydi.
Erva’nın hep bahsettiği gibi aşk gökyüzünün mavisiydi, tekti ve başka renk bir gökyüzü düşünülemezdi. Doru için onsuz yaşamak imkânsızdı. Karanlığa sinmek ve duvarların, pencerelerin arkasına saklanarak onu korumak zordu. Fakat Erva’yı yaşatmak için kendine ne gururu ne de onsuzluğun üzüntüsünü engel tanıyacaktı.
Lal Figan üçlemesinin ikinci kitabı olan Yasaklı, gerçek sevginin tüm engellerin üzerinde olduğunu kanıtlamaya geliyor. Akıllardan çıkmayacak büyük bir aşkın ikinci perdesine şahit olmaya hazır mısınız?
“PEKİ ONU UNUTMAYI İSTİYOR MUYDUM?
EVET, BELKİ...
FAZLA CAN YAKIYORDU.”