Koşu, grup halinde yapılan en popüler sporlardan biridir. Günümüzde koşu yarışlarının ve koşucuların sayısı tüm zamanların en yüksek düzeyindedir ve bu eğilim yakın zamanda pek değişecek gibi de görünmemektedir.
Bununla birlikte, çok sayıda koşucu (bazı tahminlere göre her yıl koşanların yaklaşık olarak yarısı) sakatlık yaşamaktadır. Keyifli olması gereken bir faaliyet çoğunlukla ya ağrılar içinde sürdürülmekte ya da tamamen terk edilmektedir. Koşucuların büyük bir kısmı kısa sürede hızlarını arttırıp çok hızlı koşmaya başladıkları, aşırı antrenman yaptıkları, hatalı teknikle koştukları veya uygun olmayan ayakkabılar kullandıkları için sakatlanırlar.
Koşmak isteyen diğer bazı kişiler ise sakatlanmak şöyle dursun, sakatlığa
Koşu, grup halinde yapılan en popüler sporlardan biridir. Günümüzde koşu yarışlarının ve koşucuların sayısı tüm zamanların en yüksek düzeyindedir ve bu eğilim yakın zamanda pek değişecek gibi de görünmemektedir.
Bununla birlikte, çok sayıda koşucu (bazı tahminlere göre her yıl koşanların yaklaşık olarak yarısı) sakatlık yaşamaktadır. Keyifli olması gereken bir faaliyet çoğunlukla ya ağrılar içinde sürdürülmekte ya da tamamen terk edilmektedir. Koşucuların büyük bir kısmı kısa sürede hızlarını arttırıp çok hızlı koşmaya başladıkları, aşırı antrenman yaptıkları, hatalı teknikle koştukları veya uygun olmayan ayakkabılar kullandıkları için sakatlanırlar.
Koşmak isteyen diğer bazı kişiler ise sakatlanmak şöyle dursun, sakatlığa yol açabilecek koşma düzeyinin yakınından bile geçmezler. Daha önceden duymuş oldukları “ağrı yoksa kazanım da yoktur” (no pain, no gain) sloganı yüzünden egzersiz yapmanın hep ağır bir iş olduğunu düşünürler. Onlara göre koşmak keyifsiz bir angaryadır. Bu kişiler ne kadar niyet etseler de koşma konusunda sebat gösteremezler.
Koşu; daha iyi, daha verimli, daha sağlıklı ve ağrısız bir yaklaşımla ele alınmalıdır. Bu da ancak hem farklı kapasite ve yaştaki koşucuları hem de koşmaya yeni başlayanları cezbedecek bir yaklaşımla mümkündür.
Egzersiz konusunda seçkin bir araştırmacı ve kendisi de kıdemli bir koşucu olan Dr. Hiroaki Tanaka, (Japonya'da “koşunun büyük hocası” olarak bilinir ve spor bilimi ile ilgili birkaç kitabın yazarıdır) bunun için bir çözüm ortaya koymaktadır. Onun “yavaş koşu” olarak bilinen lisanslı metodu sakatlanmadan koşmak için idealdir. Bu yöntem aynı zamanda daha hızlı kilo vermeye, yaşam tarzı ile ilgili birçok hastalığın (tip 2 diyabet vb.) önlenmesine ve tedavi edilmesine katkıda bulunmaktadır.
Bu kitap efsanevî atletizm antrenörü ve Nike firmasının kurucularından olan Bill Bowerman'ın yaklaşık yarım yüzyıl önce yayınlanmış ve bir milyon nüshadan fazla satarak çok satanlar listesine girmiş olan Jogging isimli kitabı için zamanlaması mükemmel bir güncellemedir. Bowerman'ın kitabı Amerika'daki ilk koşma furyasını başlatan kitap olmuştur. Elinizdeki kitabın çok daha fazla sayıda kişiyi sağlıklı ve kondisyonlu olmak, kilo vermek, bedenin yıpranmasını yavaşlatmak ya da yalnızca keyif almak için koşmaya başlamaya ikna edeceğini umuyoruz. Bu kitap, hem etkili hem de sürdürülebilir olan bir antrenman programı ile hayatınızı daha iyi hâle getirme konusunda bilmeniz gereken her şeyi size anlatacaktır.
Japonya'da yavaş koşu tekniğiyle koşanları her yerde görebilirsiniz; bunlar arasında her kesimden insan vardır. Saatte 4-5 km hızla koşan yaşlı kişiler görebilirsiniz; bu hız pek çok kişi için yürüme hızına yakın bir hızdır. Koşan meşgul iş adamları/iş kadınları görebilirsiniz; bunlar günde birkaç kez yapılan beşer dakikalık yavaş koşunun, 20-30 dakikalık sürekli egzersizler kadar sağlıklı olabileceğini bilen kişilerdir. Bir de deneyimli koşucular vardır. Bu kişiler yoğun antrenmanları yavaş koşularla dönüşümlü olarak yaparlar; böylelikle hem bedenlerine toparlanma şansı verirler hem de ciddi antrenman programlarını uygularken, geçmişteki o saf ve çocuksu açık hava koşularının neredeyse kaybolmuş olan keyfini kendilerine tekrar hatırlatmış olurlar. Bu koşucular arasında 81. doğum gününde ulusal televizyon kanalına çıkarak sağlıklı kalmak için nasıl her gün koştuğunu anlatan Japonya İmparatoriçesi Miçiko da vardır.
Yavaş koşunun püf noktası, niko niko adını verdiğimiz koşma hızıdır. Niko niko, Japoncada “gülümsemek” anlamına gelir. Yavaş koşunun konsantrasyon ve çaba gerektiren geleneksel antrenmanlardan ayrılan yönü, daha ziyade yürüyüşe benzemesi ve yoğunluğunun konuşabilmenize (ya da eğer kendi başınıza koşuyorsanız gülümseyebilmenize) imkân verecek kadar hafif olmasıdır. Yavaş koşu arkadaşlarınız ve ailenizle birlikte zaman geçirmenize fırsat verdiği gibi, kendi başınıza kalarak dikkatinizi belirli bir noktaya yeniden odaklamanıza da olanak sağlar. Böylesine güzel vakit geçirirken zamanın nasıl aktığını ve kalorilerin nasıl yakıldığını fark etmeyeceksiniz bile.
Bu kitapta kondisyona dair hedeflerinize (bu ister kilo vermek, sağlığınızı daha iyi hâle getirmek, daha hızlanmak, isterse eğlenmek olsun; hatta bunların tümü de olabilir) ulaşmanız için bu güçlü yöntemi nasıl kullanacağınızı göstereceğiz.