“Yeni nesil popülizmin sadece kendine biat etmeyen ya da dışladıkları cemaatleri değil, 1960 sonrasında sanayileşme hamleleri sonrasında oluşan yeni kentli esnaf/zanaatkâr, bürokrat ve teknokratlardan oluşan ücretli gelire sahip orta sınıfları ve örgütlerinden başka koruyucusu olmayan işçileri de dışladığını biliyoruz. Kentli orta sınıfları dışlayarak, küreselleşmeyle eklemlenmeyi sağlayan yeni orta sınıfları seçen yeni nesil popülizmin ürettiği ‘teknoloji kenti’ olarak Pendik, bu yeni ilişkileri gözlemlememize de imkân vermektedir.”
Yeni Nesil Popülizm ve Kentsel Gerilim’de Sema Erder, yaklaşık 25 yıl önce yaptığı
“Yeni nesil popülizmin sadece kendine biat etmeyen ya da dışladıkları cemaatleri değil, 1960 sonrasında sanayileşme hamleleri sonrasında oluşan yeni kentli esnaf/zanaatkâr, bürokrat ve teknokratlardan oluşan ücretli gelire sahip orta sınıfları ve örgütlerinden başka koruyucusu olmayan işçileri de dışladığını biliyoruz. Kentli orta sınıfları dışlayarak, küreselleşmeyle eklemlenmeyi sağlayan yeni orta sınıfları seçen yeni nesil popülizmin ürettiği ‘teknoloji kenti’ olarak Pendik, bu yeni ilişkileri gözlemlememize de imkân vermektedir.”
Yeni Nesil Popülizm ve Kentsel Gerilim’de Sema Erder, yaklaşık 25 yıl önce yaptığı Pendik araştırmasını yenileyerek, capcanlı bir kentsel değişim hikâyesi anlatıyor. Bu hikâye üzerinden, Türkiye’nin toplumsal değişim dinamiklerine dair keskin gözlemlerde bulunuyor.
Pendik, hızlı kentleşme sürecinin vardığı “post-kentleşme” aşamasının hareketli bir sahnesidir. Post-kentleşme de, küreselleşmenin bir veçhesi. Nitekim Pendik, “dünya kenti İstanbul” olgusunun bir çehresini oluşturuyor. Sema Erder, küreselleşmenin de farklı çehreleri olduğuna dikkat çekiyor. Pendik’in karşısına dikilen sorular, “her yer” için geçerli: “Hangi küreselleşmeyle eklemleşmeli? Formelle mi? Enformelle mi? Yeraltıyla mı? Hepsiyle mi?”
Kitabın önemli başlıklarından biri de, yeni nesil popülizmin bir gerilim ekseni olarak “AK Camia” - “Beyaz Türkler” ilişkisi ve genel olarak yerel siyaset.