Monarşinin meşruiyetinin sorgulanmaya başlandığı bir zamanda, bu meşruiyeti vahiy kaynaklı metinlere dayandırmak için özel bir gayret görülmeye başlanmıştı. İngiltere’de bu gayretin en mümtaz şahsiyeti Sir Robert Filmer’dı. Patriarcha adlı eserinde, Tevrat’a istinat ederek Monarşi’nin Tanrı emri olduğu, ilk monarkın Adem olduğu ve hükmetme yetkisinin ondan oğullarına geçtiği gibi saptamalar yapmış ve bu haliyle kitap bilhassa mutlak monarşi taraftarları arasında büyük bir rağbet görmüştü. İşte John Locke’un bu reddiyeyi yazmasının bahanesi acı bir şekilde eleştirdiği bu Patriarcha adlı eserdir. Locke, Tevrat’ın Adem’e hükmetme yetkisi vermediğini, Monarşi’yi kutsamadığını ve hükmetme yetkisinin erkeklere ait olduğuna dair bir imayı barın
Monarşinin meşruiyetinin sorgulanmaya başlandığı bir zamanda, bu meşruiyeti vahiy kaynaklı metinlere dayandırmak için özel bir gayret görülmeye başlanmıştı. İngiltere’de bu gayretin en mümtaz şahsiyeti Sir Robert Filmer’dı. Patriarcha adlı eserinde, Tevrat’a istinat ederek Monarşi’nin Tanrı emri olduğu, ilk monarkın Adem olduğu ve hükmetme yetkisinin ondan oğullarına geçtiği gibi saptamalar yapmış ve bu haliyle kitap bilhassa mutlak monarşi taraftarları arasında büyük bir rağbet görmüştü. İşte John Locke’un bu reddiyeyi yazmasının bahanesi acı bir şekilde eleştirdiği bu Patriarcha adlı eserdir. Locke, Tevrat’ın Adem’e hükmetme yetkisi vermediğini, Monarşi’yi kutsamadığını ve hükmetme yetkisinin erkeklere ait olduğuna dair bir imayı barındırmadığını delillendirdikten sonra meşruiyetin gerçek kaynağına doğru bir yolculuğa çıkıyor. Bugünün yönetim şekillerinin hangi fikri mücadeleler sonunda ortaya çıktığını anlamak için klasik haline gelmiş bir metin.