Nerede oturuyorsun sorusundan rahatsız olanların, tek hayali iki pencereli ev olanların, hiç evi olmayanların, yuvasını kaybedenlerin, komşuluğunu özleyenlerin, kirasını veremeyenlerin, barınamayanların, senin, benim, bizim hikayemiz…
Yuvayı Kaybetmek, ileri marjinalliğin karşılaştırmalı coğrafyasında konut sorununu sosyal politika perspektifinden ele almaktadır. Önceki çalışmalardan farklı olarak hem Fransa’da hem de Türkiye’de, “adı kötüye çıkmış”, “tehlikeli” mahalleleri Wacquant’ın metodolojisiyle inceleme nesnesi yaparak yoksulluğun görünmeyen yüzlerine ışık tutmaktadır. Devletin sağ ve sol eli kavramsallaştırmasından yola çıkarak bedenlere, mekanlara, göçmenlik deneyimlerine, üretim rejimlerindeki dönüşümlere, sosyal politika
Nerede oturuyorsun sorusundan rahatsız olanların, tek hayali iki pencereli ev olanların, hiç evi olmayanların, yuvasını kaybedenlerin, komşuluğunu özleyenlerin, kirasını veremeyenlerin, barınamayanların, senin, benim, bizim hikayemiz…
Yuvayı Kaybetmek, ileri marjinalliğin karşılaştırmalı coğrafyasında konut sorununu sosyal politika perspektifinden ele almaktadır. Önceki çalışmalardan farklı olarak hem Fransa’da hem de Türkiye’de, “adı kötüye çıkmış”, “tehlikeli” mahalleleri Wacquant’ın metodolojisiyle inceleme nesnesi yaparak yoksulluğun görünmeyen yüzlerine ışık tutmaktadır. Devletin sağ ve sol eli kavramsallaştırmasından yola çıkarak bedenlere, mekanlara, göçmenlik deneyimlerine, üretim rejimlerindeki dönüşümlere, sosyal politikalara, konut sorununa ve yoksulluğa ekonomi-politik bir bakışla eğilmektedir. Kent yoksulluğunu tarihsel ve mekansal bir inşa temelinde ele alan çalışma, yoksulluğun evrensel olarak benzeştiğini, kentin sürgün bölgelerinin devletler eliyle inşa edildiğini ve konut sorunundan çıkışın yolları olabileceğini vurgulamaktadır. Kısacası kitap sorunun failini ararken üretim ilişkilerine, sosyal politikalardaki dönüşüme, beden politikalarına, polis gücüne varıyor ve soruyor: Direnişin imkanı var mı?