Little Tall Adası sakinleri, kuzeydoğudan esen korkunç fırtınaya defalarca maruz kalmıştı ama bu sefer durum çok farklıydı çünkü fırtına, beraberinde çok daha kötü bir şeyi de getirmişti.
Adaya ilk kar taneleri düşerken, yaşlı Martha Clarendon kelimelerle anlatılamayacak kadar korkunç bir şekilde öldü. Bu ölümün sorumlusu Andre Linoge’ydi...
Ve kendisini yakalamaya geleceklerini bildiği halde, gümüş kurt başlı bastonuyla Martha’nın koltuğunda oturmuş bekliyordu.
Ada sakinlerini birbirleriyle, en kötüsü de kendi kendileriyle karşı karşıya getiren bu zihin okuyucu şeytani adam, kısa sürede t
Little Tall Adası sakinleri, kuzeydoğudan esen korkunç fırtınaya defalarca maruz kalmıştı ama bu sefer durum çok farklıydı çünkü fırtına, beraberinde çok daha kötü bir şeyi de getirmişti.
Adaya ilk kar taneleri düşerken, yaşlı Martha Clarendon kelimelerle anlatılamayacak kadar korkunç bir şekilde öldü. Bu ölümün sorumlusu Andre Linoge’ydi...
Ve kendisini yakalamaya geleceklerini bildiği halde, gümüş kurt başlı bastonuyla Martha’nın koltuğunda oturmuş bekliyordu.
Ada sakinlerini birbirleriyle, en kötüsü de kendi kendileriyle karşı karşıya getiren bu zihin okuyucu şeytani adam, kısa sürede tam bir kâbus haline geldi. İğrenç sırların kanlı işaretlerle, büyünün ölümcül gerçeklerle iç içe geçtiği ve çocukların bile ölümü enselerinde hissettiği bu kâbustan kurtulabilmenin ise yalnızca tek bir yolu vardı. Linoge de onu öneriyordu zaten: “Bana istediğimi verin, gideyim!”