Bu kitap, Dâvûd el-Kayserî’nin en meşhur eseridir. Mukaddimesinde felsefî tasavvufun bütün meseleleri on iki bölüm hâlinde incelenmiştir. Müellifin “Mukaddimât” adını verdiği bu kısım, genellikle ayrı bir eser gibi değerlendirilip şerhin metninden ayrı olarak istinsah edilmiştir. Kayserî’nin Fusûs Şerhi’nin başardığı şey, İbn Arabî’nin dilini yakından takip ederek, onun öğretilerini daha kolay nüfuz edilebilir bir dille ortaya koymuş olmasıdır. Bu özelliği ile Kayserî’nin şerhi, başta Osmanlı-Türkiye, İran ve Hind Alt-Kıtası olmak üzere, bütün İslam
Bu kitap, Dâvûd el-Kayserî’nin en meşhur eseridir. Mukaddimesinde felsefî tasavvufun bütün meseleleri on iki bölüm hâlinde incelenmiştir. Müellifin “Mukaddimât” adını verdiği bu kısım, genellikle ayrı bir eser gibi değerlendirilip şerhin metninden ayrı olarak istinsah edilmiştir. Kayserî’nin Fusûs Şerhi’nin başardığı şey, İbn Arabî’nin dilini yakından takip ederek, onun öğretilerini daha kolay nüfuz edilebilir bir dille ortaya koymuş olmasıdır. Bu özelliği ile Kayserî’nin şerhi, başta Osmanlı-Türkiye, İran ve Hind Alt-Kıtası olmak üzere, bütün İslam ülkeleri uleması arasında çok etkili olmuştur. Daha da ileride, “vahdetu’l-vucûd” öğretisine “felsefi” diyebileceğimiz bir dil ya da boyut kazandırma şerefi Dâvûd el-Kayserî’ye aittir. Onun şerhinin bu özelliği ile Fusûs şerhleri içinde, en ön sıralarda yer aldığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Hatta öyle ki Dâvûd el-Kayserî’nin şerhi tüm sufiler ve Fusûs üzerine şerh ve hâşiye yazanlar arasında, Fusûs’tan sonra başlı başına ikinci bir kaynak olarak kabul edilir. Fusûsu’l-Hıkem Şerhi (Hikmetlerin Burçları), Turan Koç çevirisiyle karşınızda...