Son yıllarda, tekno-bilimsel ilerlemeler dünyamızı tümüyle dönüştürdü ve neredeyse tanınmayacak kadar değiştirdi. Büyük teknolojilerin cesur yeni dünyasında, her yenilik dalgasının ardından, kendimizi tuhaf bir biçimde, Marx’ın “katı olan her şey buharlaşıyor” şeklindeki meşhur öngörüsünün gerçekleşmesine doğru yaklaşırken buluyoruz. İşin otomasyonu, paranın sanallaştırılması, sınıf topluluklarının dağılması, maddi olmayan entelektüel emeğin yükselişi, cinsiyet kalıplarının altüst oluşu ve iklim krizi gibi süreçlerle birlikte küresel kapitalist yapı her zamankinden daha hızlı şekilde parçalanmaya başladı, ve artık tamamen yok olmanın eşiğinde.
Peki ardından ne gelecek? Sonu gelmez toplumsal-teknolojik çalkantı zemininde, herhangi b
Son yıllarda, tekno-bilimsel ilerlemeler dünyamızı tümüyle dönüştürdü ve neredeyse tanınmayacak kadar değiştirdi. Büyük teknolojilerin cesur yeni dünyasında, her yenilik dalgasının ardından, kendimizi tuhaf bir biçimde, Marx’ın “katı olan her şey buharlaşıyor” şeklindeki meşhur öngörüsünün gerçekleşmesine doğru yaklaşırken buluyoruz. İşin otomasyonu, paranın sanallaştırılması, sınıf topluluklarının dağılması, maddi olmayan entelektüel emeğin yükselişi, cinsiyet kalıplarının altüst oluşu ve iklim krizi gibi süreçlerle birlikte küresel kapitalist yapı her zamankinden daha hızlı şekilde parçalanmaya başladı, ve artık tamamen yok olmanın eşiğinde.
Peki ardından ne gelecek? Sonu gelmez toplumsal-teknolojik çalkantı zemininde, herhangi bir hakiki değişim nasıl gerçekleşebilir? Slavoj Zizek, böyle bir bağlamda, büyük bir toplumsal zaferin olamayacağını savunuyor. Kalıcı devrim, güpegündüz hırsız gibi, hemen gözümüzün önünde belirivermektedir. Yapmamız gereken uyanıp onu görmek.
Güpegündüz Hırsız Gibi, günümüzün teknolojik ve bilimsel ilerlemelerinin ortaya çıkardığı radikal olasılıklarla tehlikeleri ve bunların hepimiz için heyecan verici etkilerini aydınlatıyor.
“Slavoj Zizek’in mükemmel kitabı insanlığa sadece hakiki felsefenin yapabileceği şekilde hizmet ediyor.”
Yanis Varoufakis