Edebiyatımızın ve fikir dünyamızın, soluğu hiç kesilmemiş, yankısı hiç eksilmemiş ve başlı başına ekol oluşturmuş isimlerinden Attilâ İlhan’ın, kardeşi Cengiz İlhan’a 1951-1953 yıllarında İstanbul ve Paris’ten yazdığı mektuplar, edebiyat tarihimize önemli bir katkı sunuyor.
Öncelikle, henüz 20’li yaşlardaki Attilâ İlhan’ın genç bir sanatçı olarak portresi çıkıyor karşımıza. “Kaptan” olarak fırtınalar ve sert dalgalar arasında alacağı, fırtına estirip yüksek dalgalar yaratarak ilerlediği uzun yolu; benzersiz bir aydın olarak yakın dönem Türkiye tarihine vuracağı damgayı, daha 1950’li yılların başlarında belirlediğini, estetiğini ve fikriyatını ortaya koyduğunu görüyoruz.
Sonradan çok başarılı bir avukat olarak parlak meslek yıll
Edebiyatımızın ve fikir dünyamızın, soluğu hiç kesilmemiş, yankısı hiç eksilmemiş ve başlı başına ekol oluşturmuş isimlerinden Attilâ İlhan’ın, kardeşi Cengiz İlhan’a 1951-1953 yıllarında İstanbul ve Paris’ten yazdığı mektuplar, edebiyat tarihimize önemli bir katkı sunuyor.
Öncelikle, henüz 20’li yaşlardaki Attilâ İlhan’ın genç bir sanatçı olarak portresi çıkıyor karşımıza. “Kaptan” olarak fırtınalar ve sert dalgalar arasında alacağı, fırtına estirip yüksek dalgalar yaratarak ilerlediği uzun yolu; benzersiz bir aydın olarak yakın dönem Türkiye tarihine vuracağı damgayı, daha 1950’li yılların başlarında belirlediğini, estetiğini ve fikriyatını ortaya koyduğunu görüyoruz.
Sonradan çok başarılı bir avukat olarak parlak meslek yılları süren ve 1974-1978 arasında İzmir Barosu Başkanlığı yapan Cengiz İlhan’a (1927-2011) kardeşlik ve sıkı dostluk bağlarıyla seslenmesinin yanı sıra, sanata dair yol göstericiliğine, ısrarlı teşviklerine, önerilerine tanık oluyoruz.
Dönemin İstanbul ve Paris’inden aktarılan manzaralar, Attilâ İlhan’ın enerjisini, edebiyata dair kararlılığını, ilgi alanlarının genişliğini, irade gücünü ve etrafına hep hafiften gülümseyerek bakan çehresini belirginleştiriyor.