19. yüzyılın son dönemleri ve 20. yüzyılın ilk dönemlerinde, Balkanlar coğrafyası insanlık tarihinde yaşanmış en büyük dramlardan birine sahne oldu. Bitip tükenmek bilmeyen savaşlar ve yeni bağımsızlığını kazanan devletlerin bölge nüfusunun etnik yapısını değiştirme yönündeki açık veya gizli politikaları milyonlarca insanın yaşamını etkiledi. Bir taraftan devletlerin etnik yapının değişmesi için uyguladıkları baskı ve zulüm, diğer taraftan devlet otoritesinin kaybolmasından fırsat bulan çetelerin sergilediği vahşet, yüz binlerce insanın hayatına mal oldu ve milyonlarca insanın önce zorunlu göç ardından da mübadele süreciyle yaşadıkları toprakları terk etmesine yol açtı. Yaşananlar tarihin sayfalarına etnik temizlik olarak yazıldı. Hayatta kalmayı başarıp yollara düşen insanların tek yapabildikleri, hüzünle ve bir gün tekrar geri dönebilme umuduyla doğdukları eve, yaşadıkları topraklara son bir defa bakabilmekti. Oysa göç yollarında onları bekleyen açlık, hastalık ve ölümden başka bir şey değildi.
Ne yazıktır ki ne Balkanlardan göçe zorlanan ve hayatta kalmayı başaran insanlar ne de tarihçiler bu büyük dramı anlatmadılar. Hayatta kalmayı başaranlar acılarını yüreklerinin derinliklerinde saklamayı seçtiler; tarihçiler de ne yazık ki görmemezlikten geldiler. Balkanların etnik yapısının değiştirilmesi sonucu yaşanan bu büyük dram unutturulmak istendi ve unutturuldu.
Kavalada Son Türk: Balkanlarda Mübadelenin Tarihi, unutulan bu insanlık dramını yeniden gündeme taşıyacak. Bir muhacir çocuğu olan Yavuz Başarır, üzerine düşen sorumluluğu insancıl bir bakış açısıyla yerine getiriyor.
Titiz ve yoğun bir araştırmanın ürünü olan Kavalada Son Türk: Balkanlarda Mübadelenin Tarihi, ciddi kaynaklara dayanan tarihsel bir çalışma olmanın yanında, unutulan ve unutturulmak istenen bu insanlık dramını yeniden gündeme taşımakla önemli bir görevi yerine getiren bir kitap.