KURŞUN ASKER VE DANSÇI KIZ’IN HİKÂYESİNDE İKİNCİ PERDE…
“Kış geldi. Bugün Aralık’ın ilk günü ve eski bir hüznü yeni bir mevsime taşımak kadar canımı sıkan bir şey yok. Belki birkaç güne kar yağacak, evlerin çatılarında buzdan, keskin sarkaçlar oluşacak, belki beyaz bir katmanın altında çatırdayan durgun sular don tutacak; kabanlar, parkalar, postallar etimizdeki yerini alacak. Muhtemel ki kış, evreni, insanı ve eşyayı kendi koşullarında yeniden şekillendirecek.
Ve muhtemel ki sen, o gün de yanımda olmayacaksın.”
Kapısının ön&
KURŞUN ASKER VE DANSÇI KIZ’IN HİKÂYESİNDE İKİNCİ PERDE…
“Kış geldi. Bugün Aralık’ın ilk günü ve eski bir hüznü yeni bir mevsime taşımak kadar canımı sıkan bir şey yok. Belki birkaç güne kar yağacak, evlerin çatılarında buzdan, keskin sarkaçlar oluşacak, belki beyaz bir katmanın altında çatırdayan durgun sular don tutacak; kabanlar, parkalar, postallar etimizdeki yerini alacak. Muhtemel ki kış, evreni, insanı ve eşyayı kendi koşullarında yeniden şekillendirecek.
Ve muhtemel ki sen, o gün de yanımda olmayacaksın.”
Kapısının önüne yaralı hâlde yığılan yabancı bir adamı, mesleki reflekslerine yenik düşerek evine alan gazeteci Deniz, adamın gerçekte Redkey kod adlı kanun kaçağı olduğunu bilmemektedir. Yağız ismindeki yabancının, önemli bir haber dosyası karşılığında, genç kıza bir süre birlikte yaşamayı teklif etmesi ise ikisi için yetmiş bir gün sürecek ev arkadaşlığının başlangıcı olur. Ancak zıt karakterleri sebebiyle sık sık ters düşen ikili arasında zamanla oluşan beklenmedik bir bağ, Yağız’ın bir sabah ardında bıraktığı bir yüzük ve kısa bir notla ortadan kaybolmasıyla sekteye uğrar. Yaşadığı bu ani ayrılıkla sarsılan Deniz, serinin ikinci kitabında Yağız’ın izini sürmeye çalışırken ortaya çıkan her sır yeni bir sırrı, çözülen her düğüm ise yeni bir düğümü beraberinde getirecektir.