Zafi Bir Kavramsa Zaman Bir Lahzadan İbaretti.
Seneler Sonra Bile Bitmeyen Bir Aşk Varmış, İnandım.”
“Bundan sonra seni bırakmıyorum, senden bir adım öteye yemin ederim ki gitmiyorum.”
Elini cebine attığında, sarı alyans gecenin karanlığında parladı. “Hiçbir şeyi hak ettiğin gibi yaşatamadım ama Mahru…” Sesiyle kalbimdeki telaş katbekat büyüdü. “Benim için yâr da sensin yara da sen… Zehir de sensin, şifa da sen… Şu yüreğin…” dedi, tek parmağını telaşla göğsüne vurduğunda. “Neşesi sensin, kederi sen…” Akıl durdu, dil lal old
Zafi Bir Kavramsa Zaman Bir Lahzadan İbaretti.
Seneler Sonra Bile Bitmeyen Bir Aşk Varmış, İnandım.”
“Bundan sonra seni bırakmıyorum, senden bir adım öteye yemin ederim ki gitmiyorum.”
Elini cebine attığında, sarı alyans gecenin karanlığında parladı. “Hiçbir şeyi hak ettiğin gibi yaşatamadım ama Mahru…” Sesiyle kalbimdeki telaş katbekat büyüdü. “Benim için yâr da sensin yara da sen… Zehir de sensin, şifa da sen… Şu yüreğin…” dedi, tek parmağını telaşla göğsüne vurduğunda. “Neşesi sensin, kederi sen…” Akıl durdu, dil lal oldu, kalp taştı.
***
“Derler ki en büyük hak gönül kırmaktır. Çok kırdım, güzel sevdin.” İçimde zelzeleler koptu, taşlar yerinden oynadı, ona örülen tüm duvarlar yıkıldı. Bağlılığın simgesi olan ve seneler önce benden kopan o yüzük, bıraktığım günkü gibi onda dururken “Helal et,” dedi. Artık göremeyeceğim kadar bulanıklaşmıştı etraf. “Et çünkü şu arşıâlâ bile şahit ki benim için evvel sensin…” dedi nem düşmüş gözleriyle. “Ahir sen…”